Gdansk’tan İstanbul’a dönerken, bir günümü Varşova için ayırdım. Akşamüstü saatlerinde Varşova’ya indim. Mercure Grand Hotel‘e geldim. Otel yeni şehir merkezinin tam ortasında. Alışveriş merkezleri çok yakın. Anlamı “Gold terace” olan fakat Polanskacada nasıl okunduğunu bilemediğim bir alışveriş merkezine gittim. İlk iş müşterimin mağazasını buldum. Hem onu daha iyi tanımak için ürünleri ve fiyatları inceledim, hem de ayağıma rahat bir ayakkabı çektim. Sonra ver elini Old Town...
Malum her şehirde bir Old Town yanı eski şehir vardır. Genelde şehrin barlar ve retsorantlar açısından da en zengin bölümü bu eski şehirlerin içinde olur. Ben de sanırım gece hayatının en popüler olduğu sokağı bulup, gözüme en güzel gözüken yere oturdum. Her yer çok kalabalıktı. Bana masa bile bulamadılar. Bir fıçıyı bar masası yapmışlar, sorun değil diyerek onu yemek masası olarak kullanıp oturdum. ”SOCJAL” adli bir mekan. Sanırım buranın en popüler mekanı. Şunu söylemek lazım ki Polonyalılar eğlenmeyi çok seviyorlar, her yer tıklım tıklım. Yemeğimi garsonun önerisine bıraktım. Bakalım ne gelecek?
Foksal sokağı restorant, kafe ve barların olduğu, sanırım buranın en eğlenceli sokağı. Socjal ve 1845 de bu sokağın en güzel ve en popüler mekanları. Polonyalılar eğlenceye düşkün insanlar. Her yanda kahkaha sesleri içinde çeşitli kutlamalar var, özellikle de bekarlığa veda kutlamaları…
İnsanlar gerçekten eğlenmeyi biliyorlar. Tek kötü yanı çok fazla sigara içiyorlar. Açık havada olmamıza rağmen sigara dumanı oldukça rahatsızlık verici. Gelen yemeği de ne yazık ki beğenmedim. Oysa ki yan masaya sarımsaklı ekmek, peynir tabağı ve jumbo karides gelmişti. Garsona güvenip getireceğini denemek isteyince karşıma beğenmediğim bir et yemeği çıktı. Müşteri memnuniyeti ön planda olduğu için, beğenmediğimi söyleyince hemen yemeği değiştirdiler.
Burada sokak çalgıcıları harika. Nerdeyse mükemmel bir caz konseri verdiler diyebilirim. Yanıma gelen grup da çok eğlenceliydi. Bir süre sonra onlara iyi eğlenceler dileyerek, bu güzel mekandan ayrıldım.
Ertesi sabah erkenden kalktım. Uçağa gitmeden önce en azından eski şehirde bir tür atmak istiyordum. Haritada taksiyle gideceğim en uç noktaya gidip, haritayı takip ederek geri geldim. Tarihi binaları ve Varşova’nın eski şehrini görmek için. ‘The Royal Route’ olarak bilinen bu yolda The Royal Castle’den başladım yürümeye. Krakowskie Prezedmiescie, Nowy Swiat ve Ujazdowskie birbirini takip eden ana caddeler eski şehirin tam ortasından geçiyor. Bütün kaleler, heykeller, restorantlar da sağlı sollu bu yolun 2 yanına serpilmiş durumda. Tüm mağazalardan ya da otelinizden isteyebileceğiniz bu haritayı elinize alıp, hepsini keşfetmeniz mümkün.
Gdansk da, Varşova da kesinlikle bir kaç gün geçirerek doya doya keşfedilmesi gereken şehirler. Üstelik eğlence hayatı da çok renkli.
Umarım yolum tekrar düşer ve bu keyifli şehirlere daha bol vakitte yeniden gelebilirim.