İzlanda, 350 bin kişinin yaşadığı yalnız bir ada devleti. Fenomen dizi Game of Thrones dizisinin burada çekilmesiyle ülke herkesin gözdesi oldu. İşte karşınızda tarihiyle, doğasıyla, insan yaşantısıyla kuzeyin yalnız ve sessiz kralı…
İzlanda, Kuzey Atlantik Okyanusu’nun ortasında arktik çemberin tam sınırında, dünyanın bıçak sırtında bir ada devleti. En yakın komşusu Grönland 350 kilometre uzaklıkta olan yalnız bir ülke. Belki de gezegenin en zorlu coğrafyalarından biri. Volkanlardan oluşan bu adaya milyonlarca yıldır erimiş kaya püskürüyor. Burada yeryüzü hala canlı, ada hala yaratılma aşamasında. Adada yaşamak ise eşsiz bir mücadele. İç bölgelerinin geniş kısımları yaşamaya elverişli değil.
Hepi topu 350 bin kişinin yaşadığı ülkede bu şartlara rağmen İzlandalılar hayatta kalmayı öğrenmişler. Çorak toprağı ekmek yerine denizleri hasat ediyorlar. Balık, ada halkının süper yiyeceği. Ada halkı, vahşi doğadan kaçmak yerine onun gücünü kullanmayı öğrenmiş. Yüzyıllardır yalnız ve yalıtılmış yaşayan halk bu şartlara uyum sağlayarak yaşamayı öğrenmiş. Sadece yaşamakla kalmamış, aynı zamanda eşsiz bir kültür geliştirmiş. Dilleri hala atalarınınki gibi saf.
BALIKÇILIK TEMEL GEÇİM KAYNAĞI
Bugün ada yüzden fazla volkan ile kaplı ve dünyanın en volkanik adası. Doğa kendini hatırlatıncaya kadar bu hareketlilik pek hissedilmiyor, ancak hatırlattığında ise sonuçları oldukça yıkıcı oluyor. Zorlu coğrafya şartları nedeniyle nüfusun yüzde 40’ı başkent Reykjavik‘te yaşıyor. Dünyanın en kuzeyindeki başkent olan şehir, kış aylarında sadece dört saat güneş alıyor, yazın ise neredeyse gün boyu.
Reykjavik’in doğal limanı adanın ana geçim kaynağı, bir ticaret ve geçiş bölgesi. Balık en önemli ihracat maddesi ve İzlandalıların hayatta kalmasını sağlayan geçim kaynağı. Günümüzde ada topraklarından yüzde birinden daha azı ekilebilir. Balıkçılık hala büyük bir gelir kapısı ve hatta bir yaşam biçimi.
Ne yazık ki, İzlanda’nın doğası, adanın daha önce hiç görmediği bir hızla değişiyor. Son 40 yılda küresel ısınmanın etkisiyle buzulların neredeyse yüzde 5’i erimiş. Vatnajökull, Avrupa’nın en büyük buz kütlesi. 800 metre derinliğinde ve 8 bin kilometrekareden büyük bir alana sahip. Tehlikeli bir hızla küçülüyor. 100 yıl içinde eriyen buzlar nedeniyle burada şu anda bir göl oluşmuş.
Tabi göl özellikle turistler için çok güzel görüntüler sunuyor ancak aslında bu hem İzlanda, hem de dünyamız için büyük bir tehlike. Buzullar her yıl 60 metre daha içeriye doğru giriyor. Bu hızla gittiğinde belki de 50 yıl sonra burada buzul olmayacak, dolayısıyla da hem adanın, hem de dünyanın iklimi değişecek.
Enerji İzlanda’nın ana gücü. İzlandalılar enerji potansiyelini kullanmada dünya lideri. Neredeyse tüm evler jeotermal enerji ile ısıtılıyor. Ama asıl gücü buzul nehirleri. Hızlı ve şiddetli aktıklarından hidroelektrik üretme potansiyeli çok yüksek ve sanayi şirketleri onu kullanmak için sırada bekliyor.
GAME OF THRONES ETKİSİ
İzlanda’nın bir diğer çıkış kapısı ise turizm olmuş. On yıl öncesine kadar kendi yalnızlığı ile yaşayan ada halkı sosyal medyanın etkisiyle dış dünyaya açılmış. Televizyon tarihinin en büyük bütçeli işlerinden biri olan Game of Thrones dizisinin de burada çekilmesi dikkatleri adaya çevirmiş.
Bugün turizm, İzlanda’nın en iyi gelir kapılarından biri. 350 bin nüfuslu adaya son iki yılda 3 milyon turist gelince İzlandalılar bile şaşırmış. Hatta bu durumdan hoşlanmayanlar bile var. İzlanda’nın kuzeydoğu kıyısında bulunan Hüsavik ziyaretçilere alışkın.
Burası denizci Vikinglerin ilk yerleştiği yerlerden. İnsanlar burada yüzyıllar boyunca balıkçılıkla geçinmiş. Hüsavik bugün İzlanda’nın balina izleme merkezi olmuş. En önemli balina izleme merkezlerinden biri Gentle Giants. Balina avlamak ve yemek de serbest İzlanda’da. Ancak halk yakalamaktansa izleyerek daha çok gelir elde edeceklerine inanıyorlar.
İzlanda’ya ilk yerleşen Vikingler, gemilere daha çok sayıda at sığdırabilmek için kısa ve ufak tefek olanlarını seçmişler. Bu sebeple bugün sadece İzlanda’ya has olan bir at türü gelişmiş. Kısa bacaklı, uzun ve sarı saçlı atları İzlanda’nın adeta sembolü.
Adanın zorlu şartları, onları ne bulurlarsa yemeye yönlendirmiş. Bu yüzden ünlü şef Anthony Bourdain’in dediği gibi İzlanda yemeklerini bir turistin yemesi çok zor. Fermente edilmiş yani çürümüş köpekbalığı, kafatasında pişen peynir gibi oldukça kötü kokulu yemekleri var.
Adada, yaz kış demeden esen bir rüzgar var. Özellikle kış aylarında saatte 200 km’yi geçen hızla esen rüzgar yaşamı adeta donduruyor. Ben de bunun sadece filmlerde olduğunu sanırken 180 km hızla esen bir rüzgar ile uçtum. Bu konuda dikkatli olmak lazım.
İzlanda’nın kaderi iyi ya da kötü hepimizi etkiliyor. Bin yıldan uzun süredir İzlanda kültürü zorlu çevre koşulları ile mücadele ediyor. Şimdi ise ada sakinlerinin buna karşı koyacak gücü var. Felaketleri önceden tahmin edebiliyor. Doğayı istediği şekilde yönlendirebiliyorlar. Ama bu ne kadar sürecek? Dünya ısındıkça İzlanda bir dönüm noktasına gidiyor. Şimdi dünyanın gözü daha önce hiç olmadığı bir biçimde pek çok açıdan Avrupa’nın bu son vahşi noktasında.
SİMSİYAH KUMSALLAR DA VAR RENKLİ KUZEY IŞIKLARI DA…
- İzlanda volkanik bir ada olduğu için buranın insanları bu durumu çok iyi kullanıyorlar. En ünlüsü Blue Lagoon olan ve ülkenin her tarafında yer alan sıcak kaplıcalar bir turizm merkezi.
- İzlanda aynı zamanda dünyanın gayzer merkezi olarak bilinmekte. Bu gayzerler, 120 dereceye kadar çıkan sıcak suyu 70 metreye kadar havaya atabilmekteler. En ünlüsü Strokkur Gayzeri.
- Kirkjufell Dağı ve şelalesi mutlaka görülmeli zira fenomen dizi Game of Thrones’un çekildiği ünlü dağ burası.
- Ayrıca Kuzey ışıklarının en yaygın görüldüğü zaman eylül ve mart ayları arasında. Bununla beraber eylül ayının diğer avantajı yaz sonuna göre otel fiyatları daha uygun.
- İzlanda’da 10 binden fazla şelale var. En ünlüleri, Dettifoss, Goddafoss, Seljalandsfoss, Skogafoss, Svartifoss. Kesinlikle atlanmamalı…
- Adanın güneyindeki Vik şehri ve güney sahili, simsiyah kumsalları ile oldukça ilgi çekici. Simsiyah lav tanelerinden oluşan kumsalların içinden çıkan kayalıklar ya da bazalt mağaralar burası dünya değil dedirtiyor. Dyrholaey ve Reynisfjara plajları bunların en ünlüsü.
- Solheimasandur uçak enkazı kendiliğinden bir turizm harikası olmuş. 1973 yılında bir sebeple buraya zorunlu iniş yapan Amerikan uçağı, taşıma maliyetleri yüzünden geri alınmamış. Burada kalan yıllar içinde çürüyen uçak, turistlerin fotoğraf noktalarından biri.
- Adada ‘Ring Road’ denilen ve adanın tam etrafında bir çember çizen uzun bir rota var ve görülmesi gereken her şey bu rotanın etrafında.
- Bir de küçük bir rota var. Golden Circle denilen ve başkent Reykjavik’ten başlayıp bir günde bile yapılabilen rota daha popüler
BİR EKMEK 25 LİRA
İzlanda Avrupa’nın en pahalı ülkesi. Kişi başına milli gelirin en yüksek olduğu ülkeler arasında. Aylık ortalama gelirleri Avrupa standartlarının çok üstünde olmasına rağmen yaşamın çok pahalı olması sebebiyle bu fark kapanmakta. Hem bir ada ülkesi olduğundan, hem de toprakları tarıma uygun olmadığından hemen her şeyi ithal etmek zorundalar ki bu da fiyatların çok yükselmesine sebep oluyor. Bir ekmek 25 TL, bir küçük şişe su 10 TL civarında…
Sabah Gazetesi Tatil Eki
Giriş Tarihi: 17.3.2019
Yazı için: https://www.sabah.com.tr/turizm/2019/03/17/kuzeydeki-yalniz-kral-izlanda