Ege Telgraf Gazetesinde 6 Eylül 2016 Tarihli Röportajım:
Fatoş Pur, tekstil sektöründe tasarımcı olarak çalışıyor. Yerli ve yabancı birçok markayla proje geliştiren Pur, aynı zamanda seyahat tutkunu. Seyahatlerini web sitesi Mor Valiz’de paylaşan Pur, ‘Dünya benim evim’ sloganını kullanıyor
Çocukluk döneminden itibaren haritadan gideceği yerin hayalini kuran Fatoş Pur, üniversite eğitiminin ardından tekstil sektöründe tasarımcı olarak çalışmaya başladı. Farklı markalarla işbirliği yapan, yurt içi ve yurt dışında çok sayıda noktayı ziyaret etme şansı olan Pur, seyahati tutkuya dönüştürenlerden. Dünyanın dört bir yanında onlarca ülkeyi gören Pur, deneyimlerini MorValiz.com adlı web sitesinde paylaşıyor. Pur, herkesin bütçesinde ve hayatında seyahate yer ayırması gerektiğini söylüyor.
Seni çok kısa tanımak istesek?
Çocukluğumda bile yaptığımı bildiğim iki şey vardı. Biri çizimler yapıp giysiler tasarlamak, diğeri de haritaya bakıp gideceğim yerlerin hayalini kurmak. Büyüyüp de hayatımın yönünü seçmeye karar verdiğimde, İstanbul Üniversitesi Pedagoji bölümüne girdim. Ama gönlümde tasarımcı olmak vardı. Okulum sırasında tasarım eğitimleri de alınca, mezun olur olmaz tasarımcı olarak çalışmaya başladım. Yıllar içinde tekstil dünyası bana güzel imkanlar sundu. Birincisi, tasarım yapmanın yanında, birçok değerli markayı yönettim, yerli ve yabancı birçok müşteriyle çalıştım. Farklı kültürden, birçok insanla tanıştım. Diğeri ise, gerek fuarlar, gerek müşteri ziyaretleri, gerekse alım yaptığım ülkeler dolayısıyla bana çok yeri gezme, görme imkanı verdi ve böylece bugünkü gezgin doğmuş oldu.
Seyahat tutkusu hobiden daha öteye nasıl geçti?
Bahsettiğim tüm iş seyahatlerim sırasında fotoğraf makinem hiç elimden düşmezdi. Zaman içinde fotoğrafçılık eğitimleri alarak, hem makinelerimi, hem de bakış açımı değiştirdim. Şimdi ise seyahat etmek ve fotoğraf çekmek en büyük tutkum. Yıllar içinde pek çok ülkede, pek çok şehir gezme şansım oldu. Kanada’da Kızılderililerle birlikte bir belgesel çektim. İz Tv’de ‘Unutulmuş Bilgelik’ adıyla uzun süre yayınlandı. Gezdiğim tüm bu yıllar içinde güzel hatıralarım birikti. Şimdi bir yandan gezmeye devam ediyorum, bir yanda da hatıraların ve bilgilerin paylaşıldıkça bir anlamı olduğuna inandığım için, bunları morvaliz.com isimli blogumda, ayrıca Sabah Gazetesi Tatil ekinde ve farklı turizm sitelerinde de elimden geldiğince paylaşıyorum.
Deneyimlerini Mor Valiz ismiyle paylaşıyorsun, bu isim nereden çıktı?
Tüm renkleri çok severim. Bence dünyayı güzel kılan renklerdir. Ama mor, içlerinde en sevdiğimdir. Eşyalarımın da çoğu mordur. Sürekli seyahat ettiğim için (bavulumun da mor olduğunu söylememe gerek var mı bilmiyorum), bloğum için isim ararken, arkadaşlarım önerdiler. Ben de sevdim.
Sloganım ise ‘Dünya benim evim!’. Bu slogan beni çok anlatıyor. Çünkü her yerde kendimi oraya ait hissediyorum. Sanki hep orda yaşadım ya da bundan sonra hep orda kalacağım gibi.
Morvaliz.com bloğuna girenleri neler bekliyor?
Bloğumda, hem hatıralarımı, hem de önerilerimi anlatıyorum. Yolculuklarımda başıma sürekli bir şeyler gelir, ki bence bu olaylar onları sıradan olmaktan çıkarır. Anılarımı ve seyahatlerim sırasında edindiğim bilgileri, hem unutmamak, hem de paylaşmak adına yazıyorum. Bilgi, paylaşıldığında bilgidir. Üstelik artık bilgiye ulaşmak çok kolay. Seyahat alışkanlıkları da değişti. İnsanlar artık gitmek istedikleri yer için internetten araştırma yapıp, kendi rotalarını çiziyorlar. Bloğumdan okuyarak ya da mesaj atarak öneri alan çok oluyor. Bu yüzden hem fotoğraflarımı, hem de anı ve bilgilerimi paylaşıp, hayatlara bir nebze bile dokunabiliyorsam çok mutlu oluyorum.
Genellikle yalnız mı seyahat ediyorsun?
Eskiden işim dolayısıyla genellikle yalnız seyahat ederdim. Son zamanlarda zevklerimiz, beklentilerimiz, bakış açılarımız aynı olduğu için gezgin arkadaşlarımla gezmeyi tercih eder oldum. Ne de olsa hayat paylaştıkça güzel!
Seyahatlerinde unutamadığın ve özellikle paylaşmak istediğin bir anın var mı?
Hemen her yolculuğum ayrı bir hikayedir benim. Burada yazmakla bitmez. Bu yüzden en büyük arzum bir kitap çıkarmak. Ama birkaç anımdan bahsetmek gerekirse unutamadıklarım arasında Napoli’de arabamın çalınması ve bütün günümü polis karakolu ile Avis arasında geçirmem, Kenya’da bir köyde fotoğraf çekerken reflektörü açınca yerlilerin korkması ve yaşlı bir ninenin beni sopayla kovalaması, Kanada’da Kızılderililerle beraber arabanın arkasında yatarak kamp kurmam, Costa Rika’da yaptığım unutulmaz rafting deneyimi gibi birkaç örnek verebilirim.
Seyahat pahalı değil
Son olarak söylemek istediklerin?
Seyahat, hayatımdaki en büyük tutkum. Dünyanın farklı köşelerini görmek, farklı kültürleri tanımak beni çok heyecanlandırıyor. Dünyamızdaki güzelliklere, gezdikçe ve gördükçe daha da aşık oluyorum ve bu güzellikleri de yazı ve fotoğraf ile paylaşmaya çalışıyorum. Seyahat edip, yeni yerler görmek, yeni kültürler tanımak, insanın ufkunu açıyor. Her şeyi daha farklı bir gözle görmeye başlıyorsunuz. Uygun biletler bulduğunuzda seyahat etmek sanıldığı gibi pahalı değil. Uygun yerlerde kalarak oldukça ucuza seyahat etmek mümkün. Herkesin algısı gezmek pahalıdır yönünde, ama bu doğru değil. Dünya bize verilmiş bir armağan ve keşfedilmeyi bekliyor. Tavsiyem herkesin bütçesinde ve hayatında seyahate yer ayırması.
En ve ilkleri
En sevdiği yurt içi destinasyon: Divriği Ulu Cami, Kapadokya, Karadeniz
En sevdiği yurt dışı destinasyon: Nepal, Rio ve Lizbon.
Şu an bileti olsa gideceği ilk yer: Küba! 1950 ve 60’lı yılların hayranıyım.
İlk yurt dışı seyahati yaptığı yer: Tekstil işimden dolayı, Paris’e oldu.
En son seyahat ettiği yer: Geçen bayram tatilinde 12 gün gittiğim Endülüs ve Fas.
A.Buğra Tokmakoğlu
Yazı İçin:
http://www.egetelgraf.com/dunya-benim-evim-diyerek-geziyor/