Maramureş bölgesi, folklorik bir kültürün en güzel örneklerini günlük yaşamın içinde görebileceğiniz, adeta zamanın durduğu bir yer. Kapılarının önünde yün eğiren, siyah kloş etek, beyaz dantel bluz ve renkli baş örtüleri ile yaşlı kadınları görüyorsanız, yüzyıllardır değişmeyen Maramureş’in adeta simgesi olmuş. Breb, Sarbi ve Ocna Şutagag ise bu güzellikleri yaşayabileceğiniz en güzel köylerden.
Cluj-Napoca, Rogoz ve Breb köyü gezilerimizi tamamladıktan sonra, kahvaltının ardından ilk önce Breb köyünde yine biraz gezmek istedik. Yaşlı bir karı-kocanın evine denk geldik. Oldukça güler yüzlü, sahip oldukları ile yetinen, mutlu insanlar…
Bizi hemen evlerine davet ettiler. Pek de konuşmaya hevesliler ama ne anlattılarsa anlamadık ne yazık ki.. Yine de bizlere kapılarını açtılar ve güler yüzlerini esirgemediler.
Ardından Breb köyünün yerel pazarına gittik. Pek değişik bir şey yoktu açıkçası ama kadınların yerel kıyafetleri ile satış yapmasını fotoğraflamak güzel oldu. Türkiye’den geldiğimizi duyunca bize maydanoz filan hediye ettiler.
Breb köyünün bir diğer güzelliği bu bölgenin kalbinde olması. Günübirlik gezilerle görülebilecek çok güzel diğer köylere kolayca bağlantı yapılabiliyor. Biz de Sarbi köyünde tipik bir Maramureş evini ziyaret ettik ve Ocna Şugatag köyünde yerel pazara gittik.
Ocna Şugatag’ta Köy Pazarı
Maramureş’teki ikinci günümüzde sabah kahvaltımızı yine pansiyonumuz Zestea Brebului’de aldık. Ardından pazar gezimize Ocna Şugatag’ta devam ettik. Tipik bir köy pazarıyla karşılaştık.
Kalabalık, cıvıl cıvıl, kadınlar renkli eteklerinden seçiyorlar… Pazarlıklar diz boyu…
Benim için en can alıcı noktası el işi kanaviçe örtüler, danteller oldu tabi. Ama ne kadar pazarlık ettiysek de istediğimiz fiyata inmedi satıcı kadın.
Diğer yanda rengarenk etekler, eşarplar, kumaşlar yöre halkının oldukça ilgisini çekiyordu. Biz de biraz kıyafet bakmadık değil tabi 🙂 Aslında bizim köy kıyafetlerimize, hatta Şile bezi bluzlarımıza çok benziyorlar, bize hiç de uzak gelmedi bu kültür…
Alışverişimizi buradan yapmadık ama etrafta oldukça renkli görüntüler vardı; hem fotoğraf çekmek için, hem de Maramureşlileri anlamak için…
Ocna Şutagag Bir Tuz Madeni ve Spa Merkezi
Ocna Şugatag aslında bir spa merkezi. Eski tuz madenlerinin çökmesiyle oluşan mineral kaynakları ve tuz gölü nedeniyle doğal bir spa merkezi oluşmuş burada. Yerleşimin kuruluşu çevre köyler Breb, Hoteni ve Şutagag Village olarak 1355 yılına dayanıyor. 1355 yılındaki belgelerde dahi burada tuz madeni ve bu madene giden bir yol olduğu belirtilmiş. Tarihi belgeler ve arkeolojik buluntularda yerel halkın buradaki tuzu kullandığına ilişkin kaynaklar var. Gerçek tuz madenlerine ise 1777 yılında ulaşılmış. 1896 yılında Ocna Şugatag’ta üç tane tuz madeni varmış. 1950 yılında ise büyük su taşkınları nedeniyle tuz madenleri kapatılmış ve yerinde tuz gölleri oluşmuş.
Ocna Şugatag’ın bir diğer ünü de etrafındaki 44 hektarlık Pădurea Crăiasa ormanlarından geliyor. Meşe ve karaçam ormanları sanırım muhteşem ahşap kiliselerin ve kapıların kaynağı olsa gerek.
Ardından Sarbi köyüne doğru rotamızı çevirdik. Zaten birbirlerine çok yakınlar. Köyde tipik bir Maramureş evine girdik: Casa Tip Muzeu
Dış kapıdan girer girmez sizi çiçekler içinde bir bahçe karşılıyor. Ioana Pop’un evi, yeşil ve rengarenk çiçeklerle Maramureş renkleriyle adeta bir uyum içindeydi.
Tipik kat kat çatı, minik bir dere ile insanın hep burada kalası geliyor.
Evin içine girince daha da sevdik. Tamamı danteller, kanaviçeler, renkli kilimlerle dolu tam bir Maramureş eviydi. Ev sahiplerinin yine güler yüzünü söylememe gerek yok. Bu bölgenin tamamında, kiminle karşılaşırsak karşılaşalım daima güler yüz!
Bize sürpriz, evin sahibinin Berna’yı giydirmeye kalkması oldu. Ama doğruya doğru kıyafetler Berna’ya en az oranın kızları kadar yakıştı.
Evin bütün odalarında, hatta tavanlara kadar kendi işledikleri yastıklar, danteller, örtüler var. Her yer rengarenk kilimler ile dolu.
Dolaplardan birinin içinde de Iona Pop’un eşinin fotoğrafı duruyordu. ‘Dolap içinde fotoğraf görmeyeli kaç yıl oldu acaba’ diye düşündüm kendi kendime…
Fotoğraf yeni çekilmiş olsa gerek, o günkü halinden pek da uzak değildi yüzündeki çizgiler…
Maramureş’in renkli kimliğini anlamak için böyle bir evi gezmekten daha iyi ne olabilir ki!
Çamaşır Makinesi Motoru ile Çalışan Çamaşırhane
Gheorghe Opris ve karısının evi ise köy evinin hemen yanında. Hakkında oldukça kitaplar ve yazılar yazılmış, fotoğraflar yayınlanmış, Maramureş’in neredeyse temsilcisi olmuş bu yerleşim alanı ve evin sahipleri…
Evin ilginç yanı, Vâltoare denilen çamaşır makinası motoru ile çalışan bir su değirmeni ile çalışan bir çamaşırhane olması.
Ev ziyarete hep açık. Karı koca kayalar kullanarak mısırı öğütüyor, kıyafetleri ve eski halıları yıkıyor, odun kesiyor ve tabi ki palinka üretiyor. Sanırım buradaki palinkalar elmadan yapılıyormuş. Günlük yaşamlarına devam ederlerken, bize de ikram etmeden geçmiyorlar.
Evin girişi her zamanki gibi ahşap oymalar ile süslenmiş.
Evin sahibi Gheorge, civarda pek meşhur. BU rotaya gelen hemen herkes buraya muhakkak uğruyor. Bana göre pek de cazip yanı yok aslında bu evin. Ama görülmesi gereken ailenin günlük yaşamı olabilir…
Bir de evin önünde bu ters asılmış testiler var. Pek çok evin önünde gördük ama neden bu şekilde konuluyor bir türlü öğrenemedik. Bilen varsa lütfen söylesin… 🙂
Sarbi Köyünde İki Kilise Tarihe Geçmiş
Sarbi köyü, diğer köyler gibi ahşap oymalı kapıları ve 100 yıllık değirmeni ile meşhur Oanta nehrinin geçtiği Cosau vadisinde yer alan uzunlamasına bir köy. Bölgenin en güzel köylerinden birinin ilk kayıtları 1405 yılına dayanıyor.
Oymalı kapıları ile otantik evler ve iki önemli kilisesi Sarbi Susani Kilisesi ve Sarbi Josani Kilisesi köyün görülmesi gereken yerleri.
Sarbi Susani kilisesi 1532 yılında meşe ağacından inşa edilmiş ve tarihi anıt kiliselerden biri. Maramureş çevresindeki kaydedilen çeşitli tasarımlar arasında bilinen en karmaşık ve zengin detaylara sahip kilise. Semboller mitolojik dönemi ve Hristiyanlığı anlatıyor. Üçlü haç ve çeşitli ebatlardaki semboller ayrıntılı bir kompozisyon çiziyor. Kompozisyon simetrik bir temaya sahip ama çok ayrıntılı. Kiliseyi yaratan marangozun ustalığına saygı duyuluyor. Sadece ahşap işçiliğinden değil aynı zamanda kutsal odaya geçişte ışıkla yarattığı auradan da dolayı… Semboller arasında güneş, gök cismi, yeni ay, bükülmüş ip görünümleri ağırlıkta diğer kiliselerde olduğu gibi…
Sarbi Josani kilisesi de 1665 yılında, yine meşe ağacından yapılmış ve köye önem katan bir kilise.
Pazar gezimizi, ev ziyaretlerimizi yaptıktan sonra fazlaca da vakit kaybetmeden köyümüze geri döndük, çünkü Breb köyünde bizi bekleyen harika bir festival vardı…