Camileri, külliyeleri ve köprüleriyle birçok tarihi esere ev sahipliği yapan Edirne, şenlikleri ve festivalleri ile sınırları aşıyor. Tava ciğeri, badem ezmesi ve Kavala kurabiyesi hem göze hem damağa hitap ediyor.
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethedene kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olan güzeller güzeli Edirne… Yunanistan ve Bulgaristan sınırını yürüyerek geçebileceğiniz kent, özellikle yaz aylarında Tunca ve Meriç nehirlerinin kıyısında şenliklere ve festivallere ev sahipliği yapıyor. Kırkpınar Yağlı Güreşi, Kakava Şenlikleri ve Ciğer Festivali büyük ilgi görüyor.
Kent, Edirnekari, Edirne çinisi, aynalı süpürge, kıspet ve talika yapımı gibi el sanatları, mezar taşı işçilikleri gibi kültürel zenginlikleri de barındırıyor. Edirne, metrekareye en çok tarihi eser düşen şehirler sıralamasında dünyada Floransa’dan sonra ikinci sırada yer almasıyla da öne çıkıyor.
MİMAR SİNAN’IN USTALIK ESERİ
Gezilecek yerlerde ilk akla gelen elbette Mimar Sinan’ın ‘ustalık eserim’ dediği Selimiye Camii. UNESCO Dünya Mirası Listesi‘nde yer alan cami, Edirne’nin en saygı duyulan yapısı. Kentin en yüksek noktasında Sultan II. Selim’in emriyle 1569-75 yıllarında inşa edilen caminin 71 metre yüksekliğinde dört minaresi, medreseyi de içeren geniş bir külliye merkezinde konumlandırılmış.
Osmanlı mimarisinin zirvesi kabul edilen caminin ana girişi, güzel bir mermer şadırvanın bulunduğu batı avlusundan geçiyor. İçerideki kubbe, 31.3 metrelik çapı ile Ayasofya’dan daha geniş sekiz sütunla destekleniyor. Geniş kubbe ile şaşırtıcı derecede ferah bir iç mekan yaratılmış. Mimar Sinan’ın, Allah’ın kusursuzluğunun yanında kendisinin kusurlu olduğunu sembolize etmek için tasarladığı 999 penceresi var. Sütunlar sadece kubbenin ağırlığının bir kısmını taşıdıkları için, duvarlar 999 pencereyi tutacak kadar sağlam.
Güneş ışığıyla çoğu pembe ve mavi tonlarında boyanmış kaligrafik süslemeler de ortaya çıkıyor. Sultanahmet Camii‘ni seviyorsanız burayı da çok beğenirsiniz. Çünkü Sultanahmet Camii, Selimiye’nin bir kopyası. Edirne’nin sembolü olan ters lale, Selimiye’nin merkezi kubbesi altında bulunan çeşmede bir mermere oyulmuş bir şekilde tasvir edilmiş. Lalenin, caminin yapıldığı lale bahçesinin ev sahibini sembolize ettiği düşünülüyor, bahçesini gönülsüz verdiği için.
FESTİVAL VE ŞENLİK BÖLGESİ
Sarayiçi, 15. yüzyılda Sultan II. Murat’ın Eski Saray’ı inşa ettirdiği yermiş. 1877-78 Rus-Türk Savaşı’ndan önce, Rusların içeride saklanan silahları ele geçirmelerini engellemek için havaya uçurulan büyük yapının bugün sadece küçük kalıntıları kalmış.
Neyse ki Osmanlı saray mutfağının geliştirildiği mutfaklar yeniden inşa edilmiş. Bir zamanlar sultanların özel avlanma yeri olan bir bölge, ünlü Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali ve Kakava Şenlikleri’nin düzenlendiği modern bir stadyuma ev sahipliği yapıyor.
Baş pehlivanların bronz heykelleri ile çevrelenen stadyumun yanında Kanuni Sultan Süleyman zamanından günümüze uzanan konik bir çatıya sahip Adalet Kasrı bulunuyor. Adalet Kasrı’nın arkasında ise 1452 yılında yapılmış küçük Fatih Köprüsü var. Karşısında, sağ tarafta Balkan Savaşları Anıtı; dümdüz gittiğinizde sol tarafta ise Eski Saray’ın dağılmış kalıntıları bulunuyor.
Gelelim Kaleiçi‘ne. Talat Paşa Caddesi’nin güneyindeki ve Saraçlar Caddesi’nin batısındaki eski sokakları tanımlamak için kullanılıyor. Ortaçağ’dan kalma bu eski şehrin kalbi, bir dizi ahşap ev ile birkaç taş binadan oluşuyor.
Edirne’nin geleneksel evlerini görmek istiyorsanız, Polis Parkı’nın karşısındaki Kırkpınar Evi aklınızda bulunsun. Birkaçı yakın zamanda restore edilmiş. Gazipaşa Caddesi’ndeki Mihran Hanım Konağı da iyi bir örnek. Fakat çoğu harap durumda.
Kentin bir önemli camisi de Sultan II. Beyazıt Camii. Tunca Nehri’nin kıyısında Sultan II. Beyazıt tarafından 1484 – 1488 yılları arasında yaptırılmış. Tasarımı diğer iki camiyle benzerlikler gösteriyor. Dua salonunun büyük kubbesi, Selimiye Camii’ninkine benziyor. Aynı zamanda Üç Şerefeli Cami gibi bir avlu ve çeşmesi de var. Külliye, tabhane yani pansiyon, akıl hastanesi, tıp medresesi ve darüşşifadan oluşuyor.
1403-1414 yılları arasında inşa edilmiş Eski Camii, Selimiye ve Üç Şerefeli Camii’leri gibi Edirne silüetinde öne çıkan bir yer olmamasına rağmen, şehirde önemli bir yeri var. Ayrıca sadık bir cemaate de sahip.
ÜÇ ŞEREFELİ CAMİİ
1437-47 yılları arasında Sultan II. Murat’ın emriyle yaptırılan, dört farklı minaresi olan Üç Şerefeli Camii, Edirne’nin merkezine hakim. Adını, en yüksek minare üzerindeki üç şerefe yani üç balkondan alıyor. İkinci en yüksek minare iki balkona, diğerleri de birer balkona sahip. Cami, altıgen tambur üzerine monte edilmiş. İki büyük altıgen sütun ile desteklenen, geniş ve güzel bir şekilde dekore edilmiş iç kubbeye sahip.
YAŞANMIŞLIĞIN İZİ SİNEGOG
Kentteki bir diğer önemli mekan da Edirne Büyük Sinagogu. Bir tarihi anlatıyor. 1492 yılında İspanya’dan gelen Yahudilerin ilk yerleşim yerlerinden biri. 36 yıllık bir kapanış ve beş yıl süren 2.5 milyon dolarlık bir restorasyonun ardından sinagog yeniden açıldı. Şehirde 20 binden fazla Sefarad Yahudinin yaşadığı zamanın bugün tek hatırlatıcısı.
1903’teki Edirne’nin Büyük Ateşi’nde yıkılan 13 küçük sinagogun yerine 1906 yılında inşa edilen yapı, zarif bir kemerli çatıya ve döşemesi güzel zeminlere sahip. Sinagog inşa edildiğinde, 1200’lü yıllara kadar ibadetlere ev sahipliği yapmış.
Canlı sarı dış cephesi, bugün Edirne’nin eski Yahudi Mahallesi’nin solmuş ahşap evleri ve apartmanları arasında parlıyor. Edirne’nin Yahudi nüfusu şimdi tek haneli rakamlarla ifade ediliyor. Ancak sinagog, bir müze olarak kabul edilmenin yanı sıra dini amaçlar için hala kullanılıyor.
Kent, pek çok tarihi ve sanatsal esere ev sahipliği yapıyor. Makedonya Kulesi, Sokullu Mehmet Paşa Hamamı, Arkeoloji Müzesi, İslam Eserleri Müzesi, Şükrü Paşa Anıtı ve Balkan Savaşları Müzesi, Muradiye Camisi, eski tren garı olan Trakya Üniversitesi, Lozan Anıtı görülecek yerlerden. Saraçlar Caddesi’nde alışveriş ve yemek molası verebilir, Maarif Caddesi’nde ahşap evleri görebilirsiniz.
YAPMADAN DÖNMEYİN:
*Nehir kıyısındaki Lalezar Restoran‘da yemek yemenizi öneririm. Sonrasında kendi üretimleri olan badem ezmesi, Kavala kurabiyesi ile Hıdırellez kurabiyesinden almayı ihmal etmeyin.
*Tarihi Belediye Binası içerisindeki Atatürk Odası’nı gezebilirsiniz.
*Gezinizi bir şenliğe denk getirmenizde fayda var çünkü bu şenlik zamanlarında Edirne adeta uyumuyor.
*Tava ciğerini tadın.
*Evinize güzel koku vermesi için kokulu sabunlardan da alabilirsiniz.