Kenya’ya ilk seyahatim sırasında en çok sevdiğim yerlerden biri Nakuru Gölü Parkı olmuştu. Oldukça bozuk bir yoldan neredeyse altı saatlik bir sürüş ile ulaştığımız park, tepeden pespembe bir göl manzarası sunmuştu. Bu pembe ışıltının belki onbinlerce flamingo olduğunu görünce çok şaşırmış ve hayran olmuştum bu manzaraya…

2005 yılında geldiğimde binlerce flamingo rengini göle yansıtıyordu. İyi bir fotoğraf olmasa da o günkü yoğunluğu yansıttığı için paylaşmak istedim.

Kenya, beş yıl sonra beni ikinci kez davet etti. Ancak bu gelişimde ne yazık ki, kuraklık yüzünden bir çok flamingonun göçü sonucu gördüğümüz manzara tam bir hayal kırıklığı oldu. Maalesef besin bulamayan sadece flamingo ve diğer kuşlar değil, bir çok hayvan bu yüzden gölden göçmüştü.

2010 yılında ikinci kez geldiğimde ise maalesef sayıları oldukça azalmıştı.

Nairobi’nin yaklaşık 160 kilometre batısında, Great Rift (Büyük Yarık) Vadisi içindeki Nakuru Gölü Parkı, 1961 yılında Nakuru Kasabası yakınında, gölün etrafında 188 kilometrekarelik bir alana kurulmuş. Great Rift Vadisi, neredeyse 6000 kilometre uzunluğunda ve Türkiye’nin güneyindeki Amik Ovasından başlayıp, Kızıl Deniz boyunca yol alarak Mozambik’in ortalarına kadar gelen muazzam bir oluşum. 30 ile 100 kilometre arasında, derinliği bazı yerlerde binlerce metreyi bulan dünyanın en büyük fay hattı. Birbiriyle bağlantılı bir çok yarıktan oluşmasına rağmen tek bir yarık olarak kabul ediliyor.

Nakuru Gölü Parkı ise, vadinin içinde yer alıyor ve sadece flamingolara değil, sarı gagalı pelikanlara, siyah ve beyaz gergedanlara, zebralara, zürafalara, Afrika mandalarına gibi bir çok hayvana ev sahipliği yapıyor. Bu parkta fil ve su aygırı yok.

Sezonun yağışlı ve kurak oluşuna göre Nakuru Gölü’ndeki flamingo ve pelikanların sayısı değişiyor. Kuru sezonda flamingolar Nakuru’nun kuzeyindeki Bogoria Gölü‘ne göç ediyorlarmış. Göç nedenleri ise yeterince yağmur yağmadığında, göldeki ana gıdaları olan yosunu bulamamaları. Ne yazık ki bu nadide kuşların sayılarının giderek azaldığını görmek gerçekten üzüntü verici.

Nakuru Gölü’nü en iyi fotoğraflanacağı yer Babun Tepesi. Tepede babunların da fotoğraflarını çekebilirsiniz. Bunun dışında elbette göl kenarından da son derece güzel fotoğraf çekme şansınız var, dikkatli olmak kaydıyla tabi!

Babun tepesinde ananas yiyen babunlar…

Dikkatli olmazsak ne  olur derseniz, işte size başıma gelenleri anlatayım. Biz de tepeden fotoğraf aldıktan sonra, göle araçla yaklaşabileceğimiz kadar yaklaştık. Arabadan son derece sessiz bir halde çıkıp yavaş yavaş yürüyerek, kuşları korkutmadan ve kaçırmadan fotoğraflarını çekmek istiyordum. Yerler oldukça çamurlu olduğu için bata çıka ama fotoğraf makinemi gözüme dayamış, bir kuşa fokuslanmış giderken, makineyi indirmemle bana dik dik bakmakta olan Afrika mandası ile göz göze geldim. Ben fotoğraf makinemden kuşu takip ederken, meğer o da benim yaklaşmamdan rahatsız olup beni takip ediyormuş. Arabadaki ekip ve şoförümüz ise korku içinde bu sahneyi izliyorlarmış. Sessiz olmak gerektiği için bana seslenememişler ve bu yüzden hepsi bir an önce mandayı görmem için dua ediyorlarmış.

Afrika mandasıyla göz göze geldiğim an… Öyle saçları ortadan ayrılmış, masum çocuklar gibi baktığına kanmayın. Çiftesi sağlam tepermiş 🙂

Mandayla göz göze geldiğimiz andan sonrası çok ilginçti. İlk bir kaç saniye hiç kıpırdamadan ne yapmam gerektiğini düşündüm. Bu tarz bir hayvanla karşılaştığında, her zaman önce sakin kalmak gerektiğini bildiğimden bir kaç saniye süren şakınlığımın ardından oldukça yavaş bir şekilde geri geri, mandanın gözlerinin içine bakarak yürümeye başladım. Araca gelene kadar çok yavaş hareket ettim ve mandaya hep yüzümü dönük tuttum. Arabaya kendimi attiğimda, benimle beraber özellikle şoförümüz derin bir ohhhh çekti. Meğerse, tüm sorumluluk onda olduğu çok telaşlanmış. Demek ki, buradan çıakaracağımız ders Afrika’da değil tek gözle, dört gözle etrafı kontrol ederek, yavaş adımlar atmak lazımmış.

Anılarıma bir tanesini daha böylece katarak, konaklama yaptığımız Flamingo Hill Camp’a döndük. Lüks çadır konaklaması yapan tesiste, her yerdeki gibi oldukça lezzetli et yemekleri yedik. Kenya’da genelde tüm konaklama yerleri doğal yaşamın içinde ve etrafı elektrikli çitlerle çevrili. Mutlaka bir korucu gece nöbetinde kalıyor. Bu yüzden vahşi hayvanlar çok tehlike arz etmiyor. Ancak tüm Kenya’da en tehlikeli varlık zaten vahşi hayvanlar değil, sivrisinek! Sıtma tehlikesine karşı bu yüzden gelmeden mutlaka aşı olmalı ve yanınızdan sinek kovucu spreyinizi eksik etmemelisiniz. Özellikle göle giderken muhakkak uzun kollu t-shirt, uzun pantalon giymelisiniz. Hatta pantalonunuzu çorabınızın içine sokun ve sinek kovucunuzu mutlaka sıkın.

Lezzetli bir akşam yemeği ve malum Masai yerlilerinin dans gösterisinin ardından erken yattık. Sabah, gün doğumuyla beraber Oya ve ben göle tekrar gidecektik fotoğraf çekmek için.

Sabah, bu kararımızla ne kadar doğru bir şey yaptığımızı görmüş olduk. Sabahın pembe ışıklarıyla, göl ve kuşlar birleşince ortaya muhteşem kareler çıktı.

Üstelik maymunların sabah sevişmelerine ve temizliklerine de tanıklık etmiş olduk.

Güzel fotoğraflar çekmiş ve Nakuru Gölü’nün muhteşem manzaralarına şahitlik etmiş olarak, aracımızda yine yolculuk başından beri her yerde duyduğumuz ‘Jambo, Jambo Bwana’ şarkısı çalarken Afrika’nın bize sunduğu bu güzelliklere teşekkür ederek, yeni maceralar için otelimize doğru yola çıkıyoruz.

Jambo, Jambo Bwana/ Merhaba, Merhaba efendim

Habari gani/ Nasılsın

Mzuri sana/Çok iyiyim

Wageni, mwakaribishwa/ Siz yabancılar, hoşgeldiniz

Kenya yetu/Bizim Kenya’mıza

Hakuna Matata / Sorun yok, her şey hallolur 🙂

 

 

3 Yorumlar

  1. Afrika farklı ve güzel bir yer. Varlık içinde yaşadığımız dünyamızın yokluk kısmı. Kozcuoğlu Evden Eve Nakliyat firmamız uluslar arası Nakliyat hizmetini bir çok ülkeye verdiği gibi Afkira ve diğer bölgelere de taşımacılık hizmeti sunmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.