Mardin, kasım ayında nereye gidelim diyorsanız en doğru adres. Sonbaharın sarı tonlarının şehrin sarı tonlarıyla birleştiği şu günlerde… Kendine has mimarisi ile Mezopotamya’nın en eski yerleşim yerlerinden olan kent, GAP turlarının da merkezi.
Ülkemizin ne kadar değerli topraklara sahip olduğu gün be gün kanıtlanıyor. Göbeklitepe’nin ardından ona çok benzer bir yapıda ve yaşta bir tapınak Mardin’in Dargeçit ilçesinin Ilısu mahallesinde bu hafta ortaya çıkarıldı. Mardin Müze Müdürlüğü’nce 2012 yılında başlatılan arkeolojik kazı çalışmalarında ortaya çıkan tapınağın 11 bin 300 yıllık olduğu ve neolitik döneme ait olduğu sanılıyor.
Mardin, tarih boyunca Sümer, Akad, Babil, Hitit, Asur, Urartu, Roma, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı’nın da aralarında yer aldığı 25 medeniyeti ağırlamış topraklarında. Tüm bu medeniyetlerin etkilerini geçmişten bugüne taşımasının yanı sıra günümüzde de farklı dini inanışlara, farklı etnik kültürlere de ev sahipliği yapınca sanat, tarih ve kültür renkliliği ile gezginlerin gözdesi olmuş. İpek Yolu güzergahında olması da bu zenginliğinin bir parçası. Mardin şehrinin adının nereden geldiği pek net değil. Bazılarına göre ‘kaleler şehri’ anlamına gelen ‘merde’ kelimesinden türemiş; kimine göre ise 3. yüzyılda buraya yerleşen savaşçı bir kabile olan Mardeler kabilesi adını vermiş bu güzel şehre…
İKİ GÜN YETMEZ
Mardin’de öyle güzel yapıları var ki, iki gün gezmek yetmiyor. Mardin denilince ilk akla gelen, şehre damgasını vuran taş evleri. Mardin’in tarihi merkezindeki evlerin bulunduğu alan, 1979 yılında kentsel SİT alanı ilan edilmiş. En güzeli tarihi merkezde, sokaklarda kaybolmak, evlerin ve sokakların fotoğraflarını çekmek… Mardin’in geçmişi hakkında bilgi almak için müzelerini ziyaret edin.
Mardin Müzesi ve Sabancı Kent Müzesi doğru adresler. Şeyh Çabuk Camii, Pamuk Camii, Reyhaniye Camii, Latifiye Camii, Melik Mahmut Camii, Kızıltepe Ulu Camii, Mardin Ulu Camii, Muzafferiye Medresesi, Kasimiye Medresesi, Şah Sultan Medresesi, Melik Mansur Medresesi, Savur Kapı Medresesi, Altunboğa Medresesi, Şehidiye Medresesi, Marufiye Medresesi, Hatuniye Medresesi ve Zinciriye Medresesi de görülebilir.
Yüzyıllardır Müslümanlar ve Hıristiyanlar bir arada yaşadığı için aynı mahallede cami ile kiliseye yan yana rastlamak mümkün. Pek çok kilise ve manastır var ama en ünlüleri Deyrülzeferan Manastırı, Mor Gabriel Manastırı, Kırklar Kilisesi, Mor Yakup Kilisesi, Mor Mihail Kilisesi, İzozoel Kilisesi, Mor Yusuf Kilisesi, Mor Evgin Manastırı, Mor Cırcıs Manastırı ve Mor Dimet Manastırı. Midyat eski kenti, yemekleri ve güzel kızları ile meşhur Estel, Mardin Osmanlı Konağı, Mardin Kalesi, Anzavur Kalesi ve elbette Mardin çarşıları burada mutlaka görülmesi gerekenlerden…
BİR ANTİK KENT: DARA
Mardin’in 30 km güneydoğusunda yer alan Dara, muazzam bir antik kent. Nekropolis (mezarlık) ve akropolis (şehrin kendisi) olarak ikiye ayrılan antik kentte kazılar halen devam ediyor. Tamamı ortaya çıktığında insanlık tarihine tutulan müthiş bir ışık olacağı da şimdiden belli.
Dibek kahvesi badem şekeri…
Mardin’in meşhur çarşılarından bahsetmiştim. Bu çarşılardan neler alabilirim derseniz, elbette ilk başta telkari takılar ve sabunlardan bahsedebilirim. Eşek sütünden yapılan sabun bile var. Bunun yanında Süryani kahvesi, dibek kahvesi, Mardin’in meşhur mor renkli badem şekeri ve leblebi de alabileceklerinizden…
ZENGİN BİR MUTFAK
Özellikle yöresel bitki ve baharatların kullanılmasıyla, kendine özgü geleneksel bir yemek kültürü gelişmiş Mardin’de… Bazı dini törenler, düğün, doğum, cenaze gibi olaylar bu tarihi kentteki yöre mutfağını belirleyen ana unsurlar. Yöreye has baharatlar kullanılarak yapılan yemekler arasında, ikbebet (içli köfte), ırok, semburek, kitel raha, etli dolma, kibe (işkembe dolması), kuzu çevirme, kaburga dolması, lebeniyye, zerde ve kahiyat başı çekiyor.
EL EMEĞİ TELKARİ
Farklı kültürler bir arada olunca sanatın ortaya çıkmaması imkansız. Bugün Mardin seyahatinden telkari yani ilmek ilmek örülmüş gümüş işçiliği ile yapılan takılardan almadan dönmeyen yoktur. Mardin’in Midyat ilçesinde gümüş, sabır, el emeği ve göz nuru ile özellikle kadınların beğendiği takılara dönüşmekte. Mardin bugüne kadar çanak-çömlekçilik, bakırcılık, iğne oyası, sabun yapımı, sedef işlemeciliği, taş oymacılığı gibi pek çok sanatın merkezi olmuş. Tahta oymacılığı da Mardin’de kendini gösteren zanaatlardan biri. Ancak kapı, minber, divan, takunya, tarak, kanepe, konsol, gelin sandığı gibi objelerde kendini gösteren tahta oymacılığı ne yazık ki diğer zanaatlar gibi yavaş yavaş kaybolmakta…