Küba, dünyada en çok gidilmek istenen ülke. Havana, Küba’nın başkenti ve dünyaca ünlü şehri. Ama ülkede görülecek birbirinden güzel başka şehirler de var. Trinidad, Pinar del Rio, Vinales, Santa Clara ve Cienfuegos gibi…

Pastel renklerle boyalı koloniyel evleriyle Trinidad, dünyanın en iyi tütününün yetiştiği Pinar del Rio, dünyanın en büyük açık hava tablosuna ev sahipliği yapan Vinales… Ve elbette Che’nin şehri Santa Clara ile körfezin kıyısındaki Cienfuegos… En güzel Küba şehirlerini turlamaya hazır mısınız?

DÜNYANIN EN İYİ TÜTÜNÜ PİNAR DEL RİO’DA

Havana’nın 175 kilometre batısında, 1669 yılında kurulan Pinar del Rio’ya çoğunlukla doğayla baş başa kalıp dinlenmek isteyenler geliyor. Guaniguanico Dağları arasında yetişen tütünler dünyanın en iyi tütünü olarak biliniyor. Buralarda at sırtında köylüleri görmek mümkün. Palacio de Guasch dikkat çeken yapılardan biri.

Daha batıda Playa Mari la Gordo gibi güzel kumsallar ve dalış yerleri var. Şehrin güneybatısında tütünün ana yurdu olarak bilinen Vuelta Abajo yer alıyor. Burada tütün yaprakları toplandıktan sonra demetler halinde askılara yerleştiriliyor ve tütün evi denilen ambarlarda kurumaya bırakılıyor.

TURİSTLERİN GÖZDESİ TRİNİDAD

Trinidad’ın anlamı ‘Teslis’ yani ‘Üçleme’: Baba, Oğul ve Kutsal Ruh. Tarih, deniz, şehir gezileri için Küba’ya gelen turistlerin gözde noktası olan Trinidad, 1514 yılında Diego Velazquez tarafından kurulmuş ve 1988 yılında UNESCO Kültür Mirası Listesi’ne alınmış. Köle ve şeker ticareti ile zenginleştiği 18. ve 19. yüzyıldan bu yana pek değişmemiş pastel renklerle boyalı koloniyel evleri, motorlu araç trafiğine kapalı parke taşlı sokakları, restoranları ve kafeleri ile fotoğraf tutkunlarına sayısız kare vaat ediyor.

Aynı zamanda gece hayatı da Afro- Kübalı topluluklar sayesinde çok renkli, bol danslı. Trinidad’daki evler genelde avlulu. Dışarıdan görünüşleri farklı ancak avludan girince bambaşka bir dünya karşılıyor sizi. Hele hele evlerin yerlerini kaplayan çiniler görülmeye değer.

Bugün pek çok modern dekorun bir parçası olan rengarenk çiniler yüzyıllar önce bu evlerin zeminine döşenmiş. Mayor Meydanı, şehrin hem gece hem gündüz en hareketli yeri. Özellikle akşamları Casa de la Trova oldukça kalabalık.

Kutsal Teslis Kilisesi (Iglesia Parroquial de la Santisima Trinidad), 1813 yılında Frensizken papazlar tarafından inşa edilmiş ve 1895 yılında İspanyol askerleri tarafından garnizon olarak değerlendirilmiş. Romantik Müze (Mueso Romantico), bir zamanlar bir konta aitmiş. Mermer zemin, dekoratif seramikler ve kemerli pencerelerle süslenmiş bu malikanede, hem konta ait ve hem de diğer malikanelerden toplanmış antikalar sergileniliyor.

POPÜLER ADRESLER
Maceo’daki puro fabrikası ziyaretçilerin popüler uğrak noktalarından ama zaman zaman atölyeye ziyaretçi kabul edilmeme durumu oluyor ve çekim yapmak de yasak. Bu yüzden, elle puro sarımı yapan dükkanlara girin. Rica ettiğinizde size puroyu nasıl sardıklarını gösteriyorlar. 16 kilometre uzaktaki Playa Ancon turkuaz renkli sularıyla dalış meraklılarının tercihi. Canchanchara, Küba’ya özel bir içki ve aynı adı taşıyan bir de mekan var. İçki kilden yapılmış bardakta geliyor. Buz, süzme bal, soda, Havana Club rom, limon suyu karışımını canlı müzik eşliğinde içebilirsiniz.

CHE’NİN ŞEHRİ SANTA CLARA
‘Kahraman Gerilllar Şehri’ olarak bilinen Santa Clara’nın, Küba tarihinde önemli bir yeri var. Burası 1 Ocak 1959 yılında Batista’nın ülkeyi terk etmesiyle sonuçlanan mücadelenin son savaş alanı. Sanayi ve üniversite kenti olması dolayısıyla modern olduğu kadar hareketli de bir şehir. Santa Clara’da ara sokaklara dalmak, okul, atölye, berber dükkanı, market fotoğraflamak Küba halkını tanımanın en güzel yolu. Birçok yer tek katlı ve açık olduğu için her yerde fotoğraf çekilebiliyor.

Özellikle dükkanların vitrinleri çok şey anlatıyor. Complejo Escultorico Ernesto Che Guevara yani Che’nin anıt mezarındaki askeri üniformalı, elinde silahıyla bronzdan yapılmış devasa görünümündeki heykeli dikkat çekici. 1967’de Bolivya’da çarpışırken öldürülen Che ve silah arkadaşlarının anıt mezarı ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri. Museo de la Revolucion, anıt mezarın yanındaki müze. Che’nin yaşamından ve devrimden fotoğrafların sergilendiği müze pazartesi günleri kapalı.

UNESCO LİSTESİNDEKİ VİNALES
Yine tütün tarlaları ile ünlü olan ve Küba’nın Bahçesi olarak tanımlanan Vinales ise 1999 yılından bu yana UNESCO koruması altında. Tütünün haricinde bölgede muz, patates, şeker kamışı ve pirinç de yetişiyor. Pinar del Rio’dan 27 kilometre uzaklıktaki Vinales’e giderken yol boyunca küçük köylerden geçiliyor.

Sömürge dönemi mimarisinin korunduğu, kırmızı kiremit çatılı evlerin verandalarında Kübalıların vazgeçilmezi sallanan koltuklar var. Dünyanın en büyük açık hava tablosu Mural de la Prehistoria da burada. Meksikalı sanatçı Leovigildo Gonzalez, 1959-1962 yılları arasında yapmış. 120 metre yüksekliğinde ve 180 metre genişliğindeki devasa figürler, tarih boyunca burada yaşamış canlıları simgeliyor

LİMANIN KIYISINDAKİ CİENFUEGOS
Bu şehir, büyük bir körfezin kıyısında yer alıyor. Kent 1819 yılında, günümüzde Parque Marti olarak bilinen Plaza de Armas’ın çevresinde Fransız yerleşimciler tarafından kurulmuş. 125 bin nüfuslu Cienfuegos, Küba’nın en açık renkli insanlarının yaşadığı şehir. Tarihi merkezinde, görkemli neo-klasik yapılar arasında yenilenmiş bir katedral bulunuyor. Şehir merkezindeki Jose Marti Parkı’nın karşısındaki, Tomas Terr y Tiyatrosu binası çok güzel.

Tiyatro, 1889 yılında şeker ve köle ticareti ile zenginleşmiş olan Tomas Terry’nin ölümünden sonra, ailesi tarafından onun adına inşa edilmiş. Ağaçların gölgelediği bulvar Paseo del Prado, Art Nouveau döneminden ve 20. yüzyıl ortalarından evlerin yer aldığı Punto Gordo bölgesine doğru uzanıyor. Museo Naval, 5 Eylül 1957 yılında Batista karşıtı bir isyanda kullanılan karargah iken bugün denizcilik müzesi.

Sabah Gazetesi Tatil Eki
Giriş Tarihi: 10.11.2019

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.