Haritada daha önce işaretlemiş olmama rağmen, yerini görünce ilk önce vaz geçtik Les Baux Provence’a çıkmaktan. Saldırılardan korunmak amacıyla, Provans’ta bir çok köy kayaların tepesine yapılmış ve bir kireçtaşı kayalığının tepesine nefes nefese çıkarak bulduğumuz Les Baux, Provansın en dik yokuşlu ama en etkileyici köyleri arasında .
Duvarları 10. yüzyıldan kalma harap bir hisar olan Chateau des Baux (giriş ücretli) köyü süslüyor. 14. yüzyıl Tour du Brau malikaneleri ise ilgi çekici bir müze adeta.
Araç trafiğine kapalı olan bu etkileyici köy, aynı zamanda Ortaçağ döneminden kalma en güzel malikanelerden birine ev sahipliği yapmakta. Etraftaki şirin dükkanlar alışveriş yapmasanız bile, sizi içeri davet ediyor. Meyva şekerlemeleri buranın özellkile tadılması gereken lezzetlerinden biri.
Le Baux, eski taş evleri ve aniden karşımıza çıkan bir şövalye ile bizi her köşede bir kere daha şaşırttı . Her adımda kendinizi bir orta çağ filminin içinde hissettiğiniz bu köyü biz çok sevdik.
Santon Müzesi keyifle gezilecek başka bir mekan. Provensal hayatı temsil eden 55 figürün, 2,5cm ila 15 cm arasında, elyapımı terakota heykelciklerine Santon adı verilmekte.
Ne yazık ki biraz geç saate kaldığımız için, dükkanlar ve kafeler kapanmaya yakındı. Yine de gördüklerimiz bizi çok etkiledi. Minik dükkanlari ve tüm vadiye bakan kafeleriyle tüm basamakları çıkıp, görülmeye değer bir köy Le Baux.