Tanrı kulunun uzun ömürlü olmasını isterse Datça Yarımadası’na bırakırmış!
Strabon’un bu sözünü duymayanımız yoktur sanırım. 4000 yıllık tarihi güzellikler içinde, duvarlarını begonvillerin süslediği taş evlerle, kekik kokan havasıyla, dantel gibi işlenen koyları ve turkuaz renkli denizi ile Strabon’u haklı çıkarır Muğla’nın bu güzel beldesi Datça!
Geçmişi M.Ö. 2000’lere kadar gider bu cennet yarımadanın… Karyalılar, Dorlar, Lidyalılar derken türlü uygarlıklara beşik olmuş. Dorlar döneminde Knidos yerleşim bölgesi olmuş ve konumundan ötürü ticaret ve sanat merkezi durumuna da gelmiş. Bir çok ünlü bilim adamı ve filozof Knidos’ta yaşamışlar. Şehir bir şekilde Afrodit heykeliyle ünlenmiş. Bu heykelin ünü bu güne kadar sürse de, heykelin kendisi ne hikmetse bulunamamış.
15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırlarına dahil olan Datça’nın adı, Sultan Reşat döneminde Reşadiye olmuş, Cumhuriyetle beraber de yeniden Datça adına dönmüş. Bir köy olarak hala var olan Reşadiye bir dönem merkez olsa da, bugün İskele Mahallesi Datça’nın merkezi konumunda.
Marmaris’ten Datça’ya doğru gelirken sizi rüzgar enerjisini toplayan yel değirmenleri karşılıyor. Ardından eski değirmenlerden kalanlar karşınıza çıkıyor ve Datça’nın merkezine yaklaştığınızın haberini veriyor.
İskele Mahallesi ve liman Datça’da gezmeye başlamak için ilk durak. Önündeki minik yat limanı, sabah denize açılıp, gün batımıyla beraber dönen tekneleri misafir eder.
Cumartesi günleri kurulan pazar, tavukların altından henüz alınmış yumurta, yağ, süt, zeytin, zeytin yağı, peynir, kekik ve dalından yeni kopmuş meyve ve tarladan henüz toplanmış sebzeler ile Simi’den bile gelenleri mutlu eder.
DATÇA’YA GELMEK İÇİN BAŞLICA SEBEPLER
- Oksijen – Dünyanın oksijeni en bol dokuz yerinden biri Datça. Dünyanın ikinci, Türkiye’nin ise oksijen bakımından en zengin yeri olan Datça’da sürekli serin esen rüzgar ile yazın kavurucu sıcağını hiç bir zaman hissetmezsiniz. Bol oksijen ve sürekli esen rüzgarla nemin hissedilmediği yarımada, bu özelliğinden dolayı sağlık turizmi açısından da tercih edilir.
- Deniz ve Güneş – Bana göre Datça, dört mevsim ziyareti hak eder ama özellikle deniz ve güneş tatili için benzersiz bir lokasyon. Turkuaz renkli denizleri her koyda başka bir görüntü sunar. Kimisi taşlık, kimisi kumluk, kimi mavi, kimi yeşil… Her koy başka bir cennet!
Merkezden başlarsak Kumluk plajı ilk plajlardan biri. Ancak bu plaja restoranlar konuçlandığı için denize girmek için iyi bir alternatif değil. Hemen ilerisinde Taşlık plajı ise, güzel işletmeler ile keyifli ve kaliteli bir ortam sunuyor.
Merkezde olalım ama tesise gitmeyelim derseniz, Hastane altı ya da yeni adı ile Sevgi yolunun plajı on numara. Sandalyelerinizi ve kumanyalarınızı alıp ekonomik bir tatil yapabilirsiniz.
Sakin ve doğaya daha yakın olalım derseniz o zaman eşsiz koylardan tercih yapmakta zorlanacaksınız demektir. 235 kilometrelik sahil şeridi ile elli iki koyu olan Datça’da, son yıllarda çok popüler olan Palamut Bükü, Kızılbük, Akbük, Domuz Çukuru, Ova Bükü, Hayıt Bükü, Gabaklar, Kargı, Akvaryum koyları size ev sahipliği yapabilir. Knidos’tan merkeze kadar dantel gibi işlenen bu koyların hepsinde dibi görünen harika bir deniz bulursunuz.
Merkezden Marmaris yoluna doğru giderseniz, Aktur Tatil Sitesi Plajı, Aktur Kamping Plajı, Kara İncir Plajı, Perili Köşk Plajı, Billur Kent Plajı, Uşaklı Sitesi ve daha bir çok mavi bayraklı plajlar sizi karşılar.
- Rüzgar – Meşhur rüzgarı, Datça’nın aynı zamanda bir sörf ve yelken merkezi olmasına da sebep. Alaçatı kadar adı bilinmese de, dünyanın dört bir yanından gelen sörfçüleri ağırlar bu rüzgar. Aslında profesyonel surf için dünyayı ağırlayabilir. Surf Tatil Köyü ve Flow, hem surf, hem de keyifli bir konaklama sunar.
- Köyler – Datça’nın köyleri deniz tatilinin yanında alternatif tatil arayanlar için kesinlikle ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri. Gerek begonvillerle kaplı taş evleri ve sokaklarıyla, gerekse de insanlarıyla Hızırşah, Reşadiye, Sındı, Yazıköy, Kızlan, Karaköy, Yakaköy, Cumalı, Mesudiye, Emecik ve Eski Datça köyleri Fransız ya da Yunan köylerini hiç aratmaz derim. Halkının misafirperverliği ve güler yüzü de cabası! Tabi köy ziyaretlerinde 104 yaşında bir nine karşınıza çıkarsa şaşırmayın! 80’lerinde ölenlere ‘genç gitti!’ denildiğini de hatırlatmak isterim. Ne demiştik? Uzun ömür!
En güzel köylerden biri olan Hızırşah’ta bütün evleri çiçeklerle süsleyen köylü kadınları Kadıncık Sanat Evi ile keçe yapımına başlamış ve bugün keçe ve ipek kullanarak inanılmaz güzel eserler ortaya koyuyorlar. Aynı zamanda Datça’ya özel tarçınlı ekmek de yine onların ellerinden çıkıyor. Yemeden dönmeyin!
En popüler köylerden biri ise, merkezden iki kilometer uzaktaki Eski Datça! Datça’nın ilk kurulduğu yer burası. Datça isminin ‘Stadia‘ kelimesinden geldiği düşünülüyor.
M.Ö. 4. yüzyılda kurulan seramik atölyeleri, yapılan kazılar sırasında ortaya çıkarılmış. Bugün ise hala bazı evlerin duvarlarında o dönemden kalan kabartmaları görmeniz mümkün.
Eski Datça’nın mimarisi tamamen yöreye uygun, tüm yapılar taş örgü, sokakları taş kaplama. Eski Datça Mahallesi yaşayanların koruduğu yerlerin nasıl güzelleştiğine tam bir örnek. Eski Datça arkeologların da kazı merkezlerinden birisi.
Son yıllarda bakımdan geçirilen bazen beyaz boyalı bazen de taş evleri, taş yolları, bar ve kafeleriyle tam bir Akdeniz köyü. Datça’ya özgü Çığlı Çaputlu Nazar Boncukları’nın satıldığı dükkanlarda, halı dokuyan köylülere tanık olabilirsiniz.
Ünlü şairimiz Can Yücel’in son yıllarını yaşadığı, eskiden ailenin ziyarete açık tuttuğu ancak ne yazık ki talihsiz bir saldırı sonucu artık kapattığı ‘Canevi’ de bu güzel köyü ziyaretin en büyük sebeplerinden.
- Tarih – Köylerde tarihin izlerini de görmek mümkün. Hızırşah köyünde Selçuklulardan kalma bir cami bulunmakta. Reşadiye Köyünde yeni adı Kocaev olan Mehmet Ali Ağa Konağı ise yenilenen haliyle son yıllarda turistlerin gözdesi olmuş.
Knidos, tarihi bizlere anlatan en özel yer. Hem akvaryum misali denizi, hem de 4000 yıllık tarihinin izleriyle Datça’da gidip görülecekler arasında ilk sırada. Bir yanı Akdeniz, bir yanı Ege! Kimler yaşamamış ki burada! Astronomi ve matematik bilimcisi Eudoksus, doktor Euryphon, ünlü ressam Polygnotos ve dünyanın yedi harikasından biri sayılan İskenderiye Feneri’nin mimarı Sostratos!
O dönemlerde, biri 20.000 diğeri 5.000 kişilik iki tane tiyatrosu var. Sadece kaidesi kalmış Afrodit Heykeli ve Afrodit Tapınağı da Knidos’ta. Ve tabi güneş saati de olan Apollon Tapınağı, Korint Tapınağı, Dor Tapınağı da Knidos’ta bulunan diğer tapınaklar.
Merkezde, limandan anfitiyatroya doğru gittiğinizde heykeltraş Elbruz Denge’ye yapırılmış olan Knidos aslanının orijinali ne yazık ki bugün British Museum’de sergilenmekte. Biri ticari, diğeri askeri iki eski liman iki güzel koy olmuş şu anda turkuaz renkli deniziyle Knidos’ta. Anfitiyatro ve mermerden yapılan o sütunlar ise gün batımında manzara…
Knidos’un araba yolu daracık. Eğer diğer araçla karşılıklı gelirsiniz zorlanabilirsiniz. Ama tekneyle giderseniz ne denizinin, ne de gün batışının tadına doyum olmaz.
- Dört Mevsim – Yaz aylarında güneşin ve denizin tadına doyulmaz ama benim için yazdan daha çok bahar aylarında görülmesi gerekir Datça’nın. Neden derseniz, bel hizasına gelen dev papatyalar, göz alabildiğine uzanan gelincik tarlaları, mis gibi kokan bahar havasıyla anlatılarak tarif edilemez Datça’da bahar… Yazın kalabalığından ziyade, kuş sesleriyle kendinizi tazeleyebileceğiniz bir dönem.
- Endemik Bitkiler – Gebekum, uzunluğu yedi kilometreyi bulan bir diğer kumsal. Kumsal rüzgarın da etkisiyle kendisini çoğaltıyor ve yayılıyor. Karşısındaki adaya denizden yürüyerek ulaşmayı sağlayan bir de sığlık oluşmuş kumsal hareketleriyle. Endemikbitkilerin sadece burada yetiştiği bu güzel kumsal özellikle fotoğrafçıların makro çekimlere de uygun.
- Festivaller – Datça Yarımadası, artık her yıl Şubat ayında ‘Datça Badem Çiçeği Festivali’ ile baharı müjdeliyor. Datça Badem Çiçeği Festivali, Datça’yı doya doya gezmek, doğayla bütünleşmek ve yöreye has lezzetleri tatmak isteyenler için gerçek bir fırsat. Şubat ayının pek az yerde olan güzel güzeniş ile hafif serin bir havada, badem ağaçlarının pembe ve beyaz alabildiğine uzanan çiçekleri ile eşsiz görüntüler sunuyor.
Aynı zamanda farklı bölgelerde kurulan panayır alanları ile badem ürünleri satışından yöresel yemeklere, ziyaretçilerin de katılabileceği üretim çalışmalarından, Datça’da üretilen el işi takı ve hediyelik ürünlere, yöreye has dans gösterilerinden müzik dinletilerine pek çok etkinlik ile festival coşkusu tüm yarımadaya yayılıyor.
Ayrıca ziyaretçilerin tercihlerine göre katılabilecekleri badem çiçeği fotoğraf turu, doğa yürüyüşü, Knidos ve Eski Datça gezileri, fotoğraf yarışması gibi etkinlikler de festival programı arasında yer alıyor.
Festival ile ilgili detaylar için www.bademcicegifestivali.com sitesini ve sosyal medya hesaplarını ziyaret edebilirsiniz.
Diğer yandan, yaz aylarında düzenlenen konser ve tiyatrolar çerçevesinde çok değerli sanatçılar, bu güzel beldeye gelerek amfiyatroda, yıldızların altında muhteşem etkinlikler düzenliyor. Üstelik de büyük şehirlerde ödeyeceğiniz fiyatlardan çok daha düşüğüne…
- Lezzet – Datça’nın havasından, suyundan olsa gerek, domatesi, biberi, limonu, bademi, kekiği bir başka güzel. Her zaman 3B’yi denemeden gelmeyin derler. Yani: Bal, Badem, Balık. Ama bu lezzet açısından Datça’ya haksızlık olur. Zeytini, zeytinyağı, kekiği, limonu, keçiboynuzu en az 3B’si kadar önemli. Datça’nın cumartesi günleri kurulan pazarına, feribotla Simi adasından bile gelip alışveriş yaparlar. ‘Datça’da nerede, ne yenir?’ derseniz, aşağıda detaylı listeyi bulabilirsiniz.D
- Konaklama Alternatifi – Datça, herkese, her keseye hitap eden bir tatil beldesi. En lüksünden, en hesaplısına kadar, merkezden, en ucra köşesine kadar har türlü tatil arayışı için seçenekler sunar. ‘Datça’da nerede kalınır?’ derseniz, ayrıntılı listeyi aşağıda bulabilirsiniz.
DATÇA’YA NASIL ULAŞILIR?
Datça, Akdeniz ve Ege’nin birleştiği en son nokta. Marmaris’ten kırk dakika uzaklıktaki yarımadanın tek girişi var. Yani Datça son nokta!
Araba ile özellikle İstanbul istikametinden geliş artık otobanlar sayesinde çok kolay ve kısa. Otobandan dokuz saate İstanbul’dan Datça’ya gelmek mümkün.
Uçak ile gelirseniz Dalaman’a iniş yapmanız gerekli. Dalaman’dan Datça’ya servisler var. Gezinet Datça Transfer ya da Datça Transfer firmalarının servisleri ile iki buçuk saatte Datça’ya varabilirsiniz.
Bodrum’dan ise, karşılıklı gidip gelen feribotlarla iki saatte Datça’ya ulaşabilirsiniz. Marmaris ve Bodrum’dan kalkan ‘Mavi Yolculuk’ teknelerinin de uğrak yerlerinden biri.
Aynı zamanda hemen karşısındaki Yunanistan’ın Simi adasından cumartesi günü kurulan pazara alışveriş yapmak için feribotla gelen komşularımız da var!
DATÇA’DA NE YENİR, NE İÇİLİR?
DATÇA YEME-İÇME ÖNERİLERİ
Eski Datça Mehtap Kafe – Ailenin çiftliğinden direk sofraya gelen taze otlar, ev yapımı reçeller, tereyağı, zeytin ve zeytinyağı ve mükemmel ‘çi börek’ ile ama her şeyden önemlisi sizi evinde misafir ağırlar gibi özenle, sımsıcak ve güler yüzle karşılayan bu güzel aileyle bence vaz geçilmez bir ziyaret noktası.
https://www.facebook.com/Mehtapcafedatca/?fref=nf
Sitrona Cafe & Bistro – Datça’daki yeni Akdenizli Sitrona Cafe & Bistro, seçkin lezzetleriyle fark yaratıyor. Yöresel tatları, geleneksel lezzetleri, çikolatanın eşsiz aromasını kendine özgü dokunuşlarıyla harmanlayan Sitrona, ferah, şık ve Akdeniz’in derin mavi dekorasyonu ile misafirlerini ağırlıyor. Aynı zamanda seyyah olan Fatoş ve Kutsi Bey’in dünyanın her yerinden aldıkları özgün parçalar ile dekorunu tamamladıkları mekan hayranlık uyandırıyor. Sabah 09.30’dan itibaren hizmet veren Sitrona güne zengin serpme kahvaltı ile başlıyor. Yöresel lezzetler, anne reçelleri, Datça balı, köy tereyağı, Datça zeytinyağı, yörenin zeytinleri, peynirleri, köy biberi, bahçeden maydanozu, rokası, domatesi gibi ile özlediğimiz doğal tatlar ile zengin serpme sabah kahvaltısı güne sağlıklı ve keyifli bir başlangıç sunuyor dinlendirici müzikler eşliğinde…
Culinarium – Faruk ve Ulrike Dinç çiftinin Datça’da işlettiği bu restoranda yemekler ve servis bizzat kendileri tarafından yapılıyor. Portakallı ördek, kuzu küşleme, mavi yengeç, hardal soslu bonfile, limonlu levrek, ortaya tadımlık ravioli tabağı gibi oldukça gurme tatları var. Mönü mevsime göre değişkenlik gösterebiliyor, her gittiğinizde farklı lezzetlerle tanışmanız mümkün.
Maradona – Kumluk Yolu üzerindeki lokantalardan Maradona işletmecisi Akif Fidan futbolcu Maradona’ya benzerliği dolayısıyla bu adla tanınır. 1990 yılından bu yana Akdeniz mutfağı ve deniz ürünleri konusunda deneyim kazanmış, sevilen bir işletmeci. Kışın geniş kapalı mekanında hizmet veren restoran, yazın sahilde müşterilerini ağırlıyor. Maradona’nın lokantasında günlük deniz ürünleri, yöresel ürünlerle yapılmış çeşitli salatalar, mezeler, ara sıcaklar, kebap çeşitleri gibi geniş bir mönü var.
Cafe Inn – Datça’nın sevilen mekanlarından Cafe Inn’in arkasındaki en büyük güçlerden biri kuşkusuz mekan sahibinin aynı zamanda mekanın şefi olması. Günün yemeği ile sürprizler yapmayı seven işletmede, karamelize soğanlı yaprak ciğer ara sıcaklarda öne çıkarken deniz ürünlerinde İspanya mutfağından “Arroz” da tatmanız gereken bir başka lezzet…
D-Po Pizza – Datça’ya geldiniz ve canınız pizza mı yemek istedi? İşte size güzel bir adres: D-Po Pizza. Modern, ferah ve eğlenceli küçük bir mekanda büyük bir menü ile damak tadınıza hitap edecek bir işletme. Közde Pizza, Anadolu Pizza veya Kasap Sucuklu gibi seçeneklerle damak zevkinizi fethedecek pizza çeşitleri ile karşılaşacaksınız. Ayrıca acı ile aranız iyiyse şefin kendi yaptığı biber sosunu da deneyebilirsiniz. Mekan, pizza yanında mantı, çorba ve çağla turşusuyla da ünlü.
https://d-po-restaurant.business.site
Tonka Patisserie– Galatasaray üniversitesi felsefe bölümünü bitiren Feray hanım Datça’da tatlı üzerine harikalar yaratıyor. Swissotel, Four seasons , Shangri-la ve Fairmont gibi 5 yıldızlı otel zincirlerinde pasta şefliği yaptıktan sonra bir ters köşe yapıp yolunu Datça’ya çevirmiş. Saat 11.00-17.00 arası açık, erken gitmekte fayda var. Öğlene kadar tüm tatlılar bitiyor. Tatlıların hepsi adeta bir sanat eseri. Kendinizi Paris’te bir patisserie’de sanabilirsiniz.
https://www.instagram.com/tonka.patisserie/
Ekim Pastanesi.Datça – Liman yolunda küçük bir çikolata & kahve dükkanı denilebilir. Tatlılar gerçekten lezzetli ve mekan da oldukça sevimli. Ürünlerinde gerçek Belçika çikolatası kullanıyorlar. Muhakkak uğrayın derim.
https://www.instagram.com/ekimpastanesi/
Poyraz Restoran – Yarımadanın güneyindeki üç koydan biri de Ovabükü. Ovabükü’nde 2009 yılından bu yana hizmet veren Poyraz restoran ‘Ercan Usta’nın Yeri’ olarak da biliniyor.
Kışları da açık olan mekan aynı zamanda pansiyon hizmeti de veriyor. Mönüde deniz ürünleri, yöresel lezzetler, et ve tavuk ürünleri, zeytinyağlılar, salatalar ve sabahları köy kahvaltısı var.
Knidos Şarapçılık – Knidos Şarapçılık bağları, Reşadiye mahallesi girişinde güzel bir vadide. Kendi bağlarından elde edilen üzümler ile kükürt katmaksızın üretilen tamamen organik şarapları burada bulabilirsiniz. Hem şarap alımı yapabilirsiniz, hem de akşamüstleri gün batımında şarap ve peynir tabağı alabilirsiniz.
Jale Wine Cellar – Karaköy Marina’da, gün batımı saatlerinde güler yüzü ile hizmete başlayan Jale hanım, seçkin bağlarından özenle seçilerek oluşturulmuş şarap kavları, yanında zeytin ve peynir tabağı ile sunuyor. Naif bir dekor ile geçmişe götüren detaylar, çimlerin üzerine atılmış kilim ve sandalyeler ise gün batımı keyfine eşlik ediyor.
https://jalewinecellar.business.site
Mayan Coctail & Food – Karaköy Marina’da 2021 yaz itibari ile açılan Mayan, Meksika’dan güzel bir esinti… Gün batımı saatlerinde açılan, Meksika kokteylleri, Meksika atıştırmalıkları ve DJ eşliğinde harika müzik ile hemen gönüllerde taht kurdu. Datça’nın en sevilen mekanlarından biri haline geldi.
Mütevazı sahipleri Ezgi Kurt ile Gürcan Enginarlar’ın anlatımları ile Mayan:
DATÇA’DA NEREDE KALINIR?
DATÇA’DA KONAKLAMA ALTERNATİFLERİ
Datça Surf Tatil Köyü ve Restaurantı – Datça – Marmaris yolunun üzerinde, doğayla iç içe Datça Surf Tatil Köyü denize sıfır ve kendine özel bir plajı olan keyifli bir işletme. Aynı zamanda surf okulu da olan mekanda harika bir restoran-bar da var. Surf Bar-Restoran, hem denizin tadını çıkartıp bir şeyler yemek veya içmek isteyen, hem de güzel zaman geçirmek isteyenlerin buluşma noktası.
Türk mutfağından dünya mutfağına farklı tatları konuklarına sunan Surf Bar-Restoran, doğal Datça ürünleri ile güzel bir kahvaltı yapıp spor yapanları seyretmek isteyenler için ideal bir ortam sunuyor. Datça’nın ünlü rüzgarıyla serinleyeceğiniz mekanda, bir yandan Simi manzarasını izlerken bir yandan da kendinize özel bir plajda sessiz, sakin bir tatil sürebilirsiniz.
Konak Tuncel Efe – Datça’nın merkezindeki Konak Tuncel Efe, Muğla ve Datça yöresi mimari özelliklerini taşıyan taş cephe, cumba balkonlar ve ahşap verandasıyla 2013 yılından bu yana misafirlerini ağırlıyor. Ünal ailesinin, Datça’da turizmin doğuşuyla başlattıkları ‘Ev Pansiyonculuğu’ hikayelerinin günümüze ulaşan uzantısı konak otel… Anadolu ve Osmanlı geleneğiyle özenle dekore edilmiş lobi, yöresel ahşap tavan süslemeleri, çini kaplamaları ve aile müzesi konseptiyle zenginleştirilen otel, konumu itibari ile de tercih edilebilir.
https://www.konaktuncelefe.com/tr/
Acar Datça Apart Evleri – Aslı ve Bora, oğulları Acar doğduğunda bir karar vermişler. Oğulları için kurdukları hayal, kendileri için istedikleri yaşam tarzıymış aslında. Bir Ege kasabasına yerleşmek.. Temiz hava solumak, temiz ve doğal gıdaya, temiz ve doğal insanlara kavuşmak.. Karar vermelerinin ardından 2017 yılında İstanbul’da kurumsal hayatlarını bırakıp Aslı’nın asıl köyü olan Cumalı ve Yazıköy’e yani Betçe’ye gelmişler. Datça’nın bu bölgesine Betçe adı veriliyor. Ailenin köyünde zaten yetiştirilen doğal ürünleri derleyip Acar Datça Doğal Ürünler mağazasını açmışlar. Bugün Datça’nın balı, bademi, çağlası, kekiği ve daha nice ürününü doğallığı ve doğayı koruyarak üretiyorlar.
https://www.instagram.com/acardatcadogalurunler
Bu yıl aile evlerini apart olarak da işletmeye açan aile, merkezde ev ortamında konaklamak isteyenler için çeşitli ev alternatifleri sunuyor.
https://www.instagram.com/acardatcaevleri
Tunç Pansiyon – Datça merkezde bir aile işletmesi olarak 1989 yılında kapılarını açan pansiyon, temiz, samimi ve uygun fiyatı ile tercih ediliyor.
Damyan Çiftliği – Doğa ve natürel hayatı tercih edenler için sessiz, dingin, ve yavaş tatil imkanı sunan Datça’nın Karaköy bölgesinde. Datça’da dingin, yavaş, sessiz ve huzurlu tatil fırsatı arayanlar için Ege mimarisi ile tasarlanan çiftlik yedi odalı ve geleneksel taş ev mimarisine sahip. Odalar farklı büyüklüğe ve konsepte sahip. Ege ruhunu yansıtan odaların tasarımında tamamen el işçiliğiyle birlikte natürel malzemeler olarak doğal taş, ahşap ve dokuma kumaşlar kullanılmış.
Tesis deniz kıyısında değil ama tesiste hiç kimyasal kullanılmayan tuzlu su havuzu barındırmakta. Havuzun hemen dibinde bulunan narenciye bahçesinin kokuları eşliğinde havuzun keyfini çıkarabilir, gece havuzda yüzerken yıldızları sayabilirsiniz.
https://www.instagram.com/damyanciftligi/?hl=tr
Gabaklar Butik Otel & Restoran – Sessiz ve sakin bir doğanın huzuru ile buluşmak isteyen misafirler için güzel bir ortam sunan Gabaklar Boutique Otel, Mesudiye’de. Bir yanı orman ve diğer yanı deniz olan bir noktada hizmet veren tesiste 24 oda yer alıyor. Her sabah lezzetli bir kahvaltı sunan tesis aynı zamanda plaj hizmeti de veriyor.
Denize sıfır konumlanmış otel, 250 metre uzunluğunda harika bir plaja sahip ve dokuz suit oda, sekiz pansiyon odası, oniki bungalow ev ve dört de bahçe odasından oluşan bir aile işletmesi.
https://www.instagram.com/gabaklarbutikotel/
DATÇA’DA YAPMADAN DÖNMEYİN!
- Mutlaka tekne turu yapın. Eşsiz koylarında denizin rengine doyamayacaksınız.
- Sörf yapın! Bilmiyorsanız öğrenmeye başlamak için Datça’nın rüzgarı ideal. Datça Surf Tatil Köyü surf için gayet uygun ve güzel mekan.
- 3B’yi denemeden dönmeyin: Bal, Badem ve Balık
- Evinize kekik, bal, badem, keçi boynuzu pekmezi, zeytin ve zeytin yağı götürün. Ve tabi mevsimindeyseniz limon!
- Knidos’ta gün batımını izleyin.
- Limanda akşamüstü turdan dönen teknelerin kıyıya yanaşmasını izleyerek keyif yapın.
- Köyleri gezin.
Selamlar, Ödüllü web etkinliğine siz de katılabilirsiniz.
Emekli olmama az kaldı, biraz araştırma yaparken sitenize denk geldim. Çok değerli ön bilgilerle dolu bir siteniz var. Elinize sağlık…
Çok teşekkür ederim, beğenmenize çok sevindim. Paylaşımlarımın bir faydası olursa ne mutlu bana 🙂
tam anlamıyla emekli olup, kafa dinlemelik bir yer her yıl mutlaka gezmeye giderim. Benim ufaklıklar çok ama çok bayılıyor datçaya
Aslında son yıllarda emeklilik yeri olmaktan öteye geçti Datça. Gençlere ve genç kalmak isteyenlere yönelik çok yer açıldı. Artık her kesim için oldukça popüler diyebilirim 😉