Günübirlik Lezzet Turu: Gaziantep

Hafta sonu için plan yaparken günü birlik Gaziantep‘e gitmek aklınıza gelir mi bilmem? Genelde yakın yerlere program yaparız ama yeni bir yer görmenin ya da lezzetin peşinde koşuyorsanız, sabah Antep‘e gidip kebap ve baklava yemek zor olmasa gerek.

İstanbul’dan Pegasus Hava Yolları ile sabah 08.00 uçağı ile Antep’e uçtuğunuzda 09.35’te orada olabiliyorsunuz. Aslında İstanbul’da Anadolu yakasından Avrupa’ya geçmekten daha kolay diyebilirim.. 🙂 Yine aynı gün akşam 20.00 uçağıyla dönüş yaptığınızda, size etrafı keşfetmek ve Antep’in muhteşem mutfağını doyasıya tatmak için koca bir gün kalıyor.

Benim tavsiyem öğlende doya doya yiyebilmeniz için, kahvaltıyı hafif geçiştirmeniz. Hafif derken, süt kaymağı ile yapılmış bir su böreği ile güne başlayabilirsiniz. 🙂

Tahmis Kahve‘de Menengiç Kahvesiyle hazmınızı kolaylaştırmak , hele de hava güzelse bahçesinde içerek keyif yapmak harika olur. Yabani Antep fıstığının çeşitli şekillerde işlenmesinin ardından, süt ile yapılan Menengiç kahvesinin, sağlık için de çok faydalı olduğu söylenmektedir.

Kahvenin ardından hemen karşısındaki Tekke Cami’nin içindeki Gaziantep Mevlevihanesi Vakıf Müzesini gezebilirsiniz. Hz. Mevlana’nın koşulsuz hoşgörüsü ile oluşan, Evliya Çelebi’nin ‘… amma hepsinden iyisi ve süslüsü imaretinde nimeti çok, güzel yapılı Mevlevihane Tekkesi’dir’ diyerek tasvir ettiği Gaziantep Mevlevihanesi’ni… ‘Hamdım, Piştim, Yandım!’ diyen Mevlevi dervişlerinin, her an canlanıverecekmişçesine gerçek durduğu, sazendelerin ney ve bendirle ruh kattığı bir sema ayini de tasvir ediliyor.

Suyabatmaz Mahallesi, Antep’in eski mahallelerinden. Evler eskiliği korunarak restore edilmiş. Parke taşlı ara sokaklardan yürüyerek Kozluca Cami ve Şıh Cami‘sini (Şeyh Fethullah Cami) ziyaret edebilirsiniz.

Şeyh Fethullah’ın da mezarının olduğu bu camide, şöyle bir bilgi sizi karşılar: ‘Şeyh Fethullah Hazretleri Hz. Ebubekir soyundandır. Gaziantep evliyalar içinde kerametleri en yaygın ve vicdanlara en çok hükmedendir. Hamamı ve cami inşa ettiren Şeyh, ücretini oturduğu postun altından verir. Bunu gören bir işçi, efendi hazretlerinin olmadığı bir zamanda paraları almak ister. Postun ucunu kaldırır ki, bir yılan çöreklenmiş oturuyor. Şeyh Fethullah işçiyle karşılaştığında ‘elini her deliğe sokma; ya yılan çıkar, ya çıyan! ‘ der. Ve bu söz de dilimizde atasözü olarak kalır. Şeyh Fethullah Hazretleri soyundan gelenlerin ökçeleri deliktir ancak daha sonra bu keramet kaybolmuştur.’

Ziyaretinizi tamamladıktan sonra yeniden ana caddeye çıkarak, sağlı sollu mağazaları da gezerek Almacı Pazarı‘na gelebilirsiniz. Çeşitli baharatların, kurutulmuş patlıcanların, tuzlu fıstıkların alınabileceği bu kapalı çarşıdan geçerek öğle yemeğiniz için İmam Çağdaş‘a gelebilirisiniz.

Sanırım söylememe gerek yoktur, İmam Çağdaş’ı bilmeyen de yoktur. Fındık lahmacun ile başlayıp, Ali Nazik ya da patlıcanlı kebap olmazsa olmazlardan. Ya da karışık kebap söyleyerek her lezzetten tatmış olabilirsiniz. Yemeğin ardından, gerçek Antep fıstığıyla yapılan baklavaların her çeşitinden denemek için tavsiyem yine ortaya karışık bir tabak almanız.

Bu ziyafetin ardından yediklerinizi eritebilmek için yine biraz yürümeniz gerekir. Hemen karşısından, Zincirli Bedestene girip, oradan Bakırcılara devam edip, hediyelik bir şeyler alabilirisiniz. Tabi şu uyarıyı yapmakta fayda var: Gerek Almacı Pazarı, gerekse buraları artık oldukça turistik olduğu için hem fiyatlar yüksek, hem de kalite biraz bozulmuş durumda. Buna rağmen, Bakırcılarda gezerken esnafın çalışması sırasında kulağınıza gelen tok tok sesleri size dünyanın en güzel ritmlerinden biri gibi gelecektir. Ara sokaklardaki mağazalardan el yapımı üfleme cam ürünleri bulabilirsiniz.

Gerek midenizi, gerekse ayaklarını artık yeterince yorduğunuz için, yine bir kahve molası verip, ardından dönüş yoluna geçebilirsiniz. En azından alışılmış bir hafta sonu olmamasının ve farklı bir yeri görmüş olmanın mutluluğuyla.. 🙂