Urla’da 48 saat dediğimiz rotamız, geceyi Sihirli Masal Evi‘nde geçirip, yine orada enfes bir kahvaltı ederek ikinci günümüzde devam ediyor. Bugünkü rotamız Urla Bağ Yolu. Toskana’yı aratmayan manzaralar ile birbirine bağlanan yedi üretici aslında birbirinden özel üzümler ile farklı tatta şaraplar elde ediyor. Bir yandan taş evlerle butik otel hizmeti de verilen bağlarda, nadir de düğünler de yapılıyor. Rüya gibi bir düğün için çok önceden rezervasyon yaptırmak lazım, zira senede en fazla 3-4 düğün kabul ediliyor.
Vaktimiz sınırlı olduğundan tüm bağları gezemedik ancak Urla Şarapçılık bize bağcılık ve şarapçılık konusunda oldukça bilgi verdi. Urla Şarapçılık 2010 yılında kurulsa da aslında hikaye, Uzbaş Arboretum ile 2002 yılında başlamış. 350-400 dönümlük bağlara ekim yapılırken, Can Ortabaş toprağın altında antik bağ setleri bulmuş. Can Bey, şarap kokan yüzlerce yıllık anforalar ile Urla’nın hikayesini araştırmaya başlamış.
Urla’da 100 sene öncesine kadar 90 milyon litre şarap üretiyormuş. O zamanlarda gölgesinde oturulacak bir ağaç dahi yokmuş, her yer bağ imiş. Mübadele ile Rumlar gidince maalesef şarapçılık da gitmiş. Bugün anlıyoruz ki şarapçılık Urla’nın genlerinde var.
Güneş panelleri ile elektrik ihtiyacı karşılanıyor. Pis su arıtılarak 4-5 kere kullanılıyor dolayısıyla ciddi bir enerji tasarrufu yapılıyor. Kuş bakışı bakarsanız ise bağların bir şarap damlası şeklinde olduğunu görüyorsunuz. İşte tüm bunlar kurulduğu yıl Urla Şarapçılık’a Arkitera Mimarlık Ödülü’nü kazandırmış.
Bağcılıkta iki dönem var, hem çok önemli ve hem de çok sevilen…Biri, ‘bağların uyanışı’ denilen, baharda 15 derece üzerinde bir sıcaklık ve yağmurlarla beraber görülen bağların budanma dönemi. Tamamen budanan dallar bu dönemde ufak ufak tomurcuklaya başlıyor.
Diğeri ise ‘bağ bozumu’ dönemi. Yani üzümlerin hasat edildiği, ağustos sonu eylül ortasına kadar olan dönem. Sabah beş buçukta kalkarak, önce rose ve beyaz şarap üzümleri toplanıp, manav kasalarına konuluyor. Toplanan üzümler tanklara getiriliyor ve üzümlerin sapları ayırılıyor. Tek bir toz kalmayıncaya kadar yıkanıyor ve tek bir su damlası kalmayıncaya kadar kurutuluyor.
Çatlama yöntemi ile kırma ve ardından sıkım işlemi uygulanıyor. Çok yumuşak dokunuşlarla masaj yapar gibi sıkılıyor üzümler. Böylece içindeki aromatik öz suyu çıkarılıyor. Sert sıkımda daha çok şarap elde edilebilir ama tanen şaraba karışıp boğazı rahatsız edebiliyor. Bu yüzden daha az şarap elde etme pahasına kaliteden vaz geçilmiyor. Fermantasyon işlemi, fıçılarda bekletme süreçlerinin ardından şaraplar içime hazır hale geliyor. Bağın ekiminden hasatına kadar olan sürecin tek bir elden yapılmasına Şato şarapçılığı deniliyor.
Türkiye, dünyanın en büyük 5. üzüm üretici. Aynı zamanda farklı tatlara da sahip: 7 bölge 7 ayrı mutfak, 7 ayrı şarap. Antep Karası, Urla karası, Kalecik Karası gibi… Karadeniz Bölgesi hariç, şarap kuşağı denilen iklimin içindeyiz dolayısıyla da iklim ve toprak şarapçılık için çok uygun.
Şarap sadece alkollu içeçek değil, aynı zamanda bir ekonomik enstrüman. Tarih boyunca her dönemde adı geçen şarabın, Osmanlı İmparatorluğu döneminde de çok ciddi ihracatı yapılmış. Şili ve Avustralya şaraplık üzümü üreterek, son on yılda ekonomisini hatrı sayılır derecede yükseltmiş.
Tüm bu bilgileri edinip, bağları da gezdikten sonra şarap tadımı için restorana geçiyoruz. Bir yandan ‘Urla Bağ Yolu’nu gösteren son derece keyifli bir video oynuyor ekranda. Seyredince ‘bağ bozumunda yine buralara yolumuz düşecek’ diyoruz.
Şarap içimi hakkında da bilgi alıyoruz. Rose ve beyaz soğuk, kırmızı ise 16-18 derecede içilir. Genelde yapılan hata kırmızı şarap için, oda sıcaklığında içilir deyip neredeyse kaynar halde içmek. Oda sıcaklığı genel bir deyim, ama kuzey ülkelerinin oda sıcaklığı yani 16-18 derece baz alınır.
Bütün bağları gezemesek de, bağ bozumu döneminde tekrar gelmek ümidiyle diğer bağların isimlerini ve haritayı alıyoruz. Limantepe Şarapçılık, Urlice Şarapcılık, Mozaik Şarapçılık, Urla Bağ Evi, Urla Şarapçılık, Usca Şarapçılıkve MMG Şarapçılık, Urla Bağ Yolu’nu oluşturan tesisler. Artık bu bağ yolu için pek çok tur şirketi, hafta sonu turları düzenliyor. Yüzyıllar öncesinden gelen şarapçılık bir kültür ve dedikleri gibi ‘her adımında tarih var’…