Denizli yolculuğumuzun ikinci gününde, güzel bir kahvaltının ardından, Denizi’ye 25, Pamukkale’ye ise sadece 5 km uzaklıkta olan termal bölge Karahayıt’a geçtik. Karahayıt oldukça küçük bir kasaba olsa da, Kırmızı Su Karahayıt’ın merkez ilçesi ve şifa aramaya gelenlerle dolu.
Merkeze geldiğinizde, çarşısının içinden geçerek Kırmızı Su’ya ulaşıyorsunuz. Çarşı, küçük dükkanlar ve sokak satışları ile tipik bir Anadolu kasabasında olduğunuzu hissettiriyor.
Kırmızı Su, 25 ile 67 derece sıcaklığında ve içerdiği minerallerden dolayı özellikle dolaşım sistemi, kireçlenme ve romatizma hastalıklarına iyi geliyor. Ege bölgesindeki aktif jeolojik faaliyetlerden ötürü sıcak olan su, içindeki maden oksitleri nedeniyle kırmızı, yeşil ve beyaz traverten tabakaları oluşturmuş. Bu da suyun şifasının yanında, kayaların rengarenk oluşuyla göze de hitap ediyor. Özellikle de demir iyonunun fazlalığı kırmızı rengin yoğunlaşmasına sebep oluyor ve adını da buradan alıyor.
Kaynağın çıktığı noktada su içilebiliyor. Gelenlerin çoğunluğu dipteki çamuru vücutlarına sürerek çamur banyosu yapıyorlar. 5000 yıldır şifa dağıttığı ve Kleopatra’nın da yıkandığı söylenen Karahayıt termal Tesislerini yerli ve yabancı pek çok turist ziyaret ediyor. Dolayısıyla bölgede otel sayısı oldukça yüksek. Hatta son dönemlerde, turizmin artmasıyla yerel halk da evlerini pansiyona dönüştürmeye başlamış.
Oldukça küçük bir alan Kırmızı Su’yun başına çıktığımızda Ayşe bacıyı ve ‘Ayşe Bacı’nın yeri’ni gördük. YUrdumun güzel kadınları, evlerinde yaptıkları patlıcan, bamya, domates kurularını, incir, mısır, kekik, nar çiçeği gibi ürünleri satarak evlerine bir geçim kaynağı yaratıyorlar.
Kuru patlıcan dolması tarifini verdikten sonra bize ‘karlama’ikram etti. Karlama, orjinal dağ karının üstüne dökülen pekmezin ezilerek yapılmasıyla oluşan buzlu bir içecek.. Bize fazla tatlı geldi ve bardağın tamamını bitiremedik ama Ayşe bacılarla sohbetin keyfine diyecek yoktu.
Karahayıt mutlaka görülmesi gereken bir yer ama yeterince tanıtım yapılmadığı için Pamukkale’ye gelenler buraya uğramadan geri dönüyorlar.