Güneşin en güzel battığı yerlerden biri Rodos...

Yanıbaşımızda, Marmaris’e sadece onsekiz kilometre uzakta, hem tarih hem deniz, hem de lezzet sunan bir ada Rodos. Son zamanlarda Türk turistlerin de yoğun ilgi gösterdiği Şövalyeler Adası’nda birkaç gün de geçirebilirsiniz, dolu dolu bir hafta da…

Her köşesinde 2400 yıllık tarih yatan şövalyelerin adası Rodos. Yunanistan’ın oniki adasının en büyüğü ve binlerce adasından belki de en çok ziyaret edileni. Adanın en büyük özelliği, Avrupa’nın en iyi korunmuş ve en büyük Ortaçağ şehrine sahip olması.

Geçmişi M.Ö. 408 yıllarına dayanan Rodos’un eski şehri, 14. yüzyılda St. John Şövalyeleri tarafından inşa edilmiş ve ilk şehir planlama sistemi burada uygulanmış. Bu yüzden antik çağın en iyi organize edilmiş şehirlerinden biri kabul ediliyor.

Ada, antik çağlardan Roma İmparatorluğu’na kadar, Doğu Akdeniz’in en önemli deniz ve ticaret merkezlerinden biriymiş. aynı zamanda. Bir tarih ve kültür merkezi de olan Rodos, uzun yıllar Arap baskınlarıyla harap olduysa da Bizans döneminde yeniden güçlenmiş; akropolis ve polis olarak ikiye ayrılmış.

Hipokrat Meydanı herkesin buluşma noktası…

ESKİ VE YENİ ŞEHRİN GİZEMİ
Rodos adası, bugün de hâlâ eski ve yeni şehir olarak iki farklı yüzüyle ziyaretçilerini karşılıyor. Limandan başlayan gezilerin ilk durağı UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde olan eski şehir oluyor. Ortaçağa ait altı kapılı kalenin içine kurulmuş olan eski şehir, iyi korunmuş surları, kiliseleri, camileri, meydanları ve kemerli dar sokaklarıyla gezginleri ağırlıyor.

En çok dikkat çeken, aynı boyda ama ayrı renklerde taşların tek tek seçilip dizilmesiyle oluşan yollar. Zamanında tüm taşlar, farklı boylardaki eleklerden geçirilerek ayıklanırmış. Boylarına göre ayrılan taşlar, tek tek dizilerek yollar yapılırmış. Gösterilen sabra ve sanata şaşmamak elde değil!


Şövalyelerin Adası ünvanını, 1309 yılında Rodos Şövalyeleri’nin yönetimine girmesiyle alan ada, o yıllarda Ortaçağ Avrupasına göre yeniden şekillenmiş. Şövalyeler şehri büyüterek, güçlendirmiş ve bugünkü şekline getirmiş. Kendilerinin kaldığı ve önemli binaların yapıldığı bölüm Collachium, yerel halkın yaşadığı bölüm ise Burgo adını almış.

Rodos adası, 1522 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın askerlerine yenik düşmüş ve 400 yıla yakın Osmanlı himayesinde kalmış. Bu yüzden eski Şehirdeki Osmanlı etkileri ve camiler, adanın kültür mozaiğini bir kat daha zenginleştirmiş.

Marmaris’ten sadece 18 kilometre uzaklıkta olan ve bir feribotla kolayca ulaşılan ada, gelenleri Mandraki Limanı ile karşılıyor. Burada eskiden dev Rodos heykelinin olduğu söyleniyor, ancak şimdi karşılama işini Elefos ve Elafina isimli iki geyik üstlenmiş.

CAMİSİ DE VAR
Limandan Hipokrat Meydanı’na varana kadar ilerleyen yollar, sağlı sollu turistik pek çok objenin satıldığı mağazalarla dolu. Şövalye magnetlerinden, giyim kuşama kadar pek çok ürünü bulmak mümkün.

Meydandan yokuş yukarı çıktığınızda saat kulesi karşınıza çıkıyor. En tepesine çıkarak şövalyelerin şehri nasıl selamladığını hayal edebilirsiniz.
Sokrates Sokağı’nda 1523 yılında yapılmış Süleyman Camisi’ni görebilirsiniz. Ancak ne yazık ki, sadece bayram günleri açık olan camiyi, diğer günlerde ziyaret etmek mümkün değil.

Adanın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri de Şövalyeler Sokağı. Sokaktaki evler, zamanında şövalyelerin evi iken, bugün konsolosluk ve müze olarak hizmet veriyor.

Sokaktan dümdüz yürüdüğünüzde Grand Masters (Büyük Ustalar) Sarayı‘na çıkabilirsiniz. Bahçesinde kuş sesleri arasında soluklanmak keyif veriyor. Arkeoloji Müzesi de meydanda ziyaret edilecek yerlerden biri.

CIVIL CIVIL BURGO

Polidorou Caddesi‘nin açıldığı meydan daha lokal kafe ve restoranlarla keyifli bir atmosfer sunuyor. Burgo ise, cıvıl cıvıl kafe ve barlarla geceleri kendini gösteriyor.
Arionos Meydanı, Mustafa Paşa Cami ve Yeni Hammam (Türk Hamamı) ile Osmanlı etkisini en çok hissedeceğiniz yer olabilir.

Ancak ne yazık ki zamanında buradaki Türklerin göç etmesiyle, kalan azınlığın da yaşam mücadelesine düşmüş olmasından, yavaş yavaş bu etki azalmaya başlamış ve eserler de bakımsızlaşmış.
Eski şehirden çıkınca Rodos’ta gezilecek pek çok köy ve kasaba, ayrıca pırıl pırıl deniziyle pek çok koy var.

Labirentimsi köy Lindos, hem tarihi harabeleri ve hediyelik eşya dükkanları, hem de deniziyle gezilecek yerlerin başında.

Faliraki, Kalithea, Afandou, Elli ve Anthony Quinn mavi bayraklı koyların en gözde olanları. Plajlarda her türlü su sporunu yapmak için gerekli malzemeleri kiralayan yerler ve dalış merkezleri var.


“Deniz keyfimi yaptım, biraz da gezeyim” derseniz, araba kiralayarak Rodos’taki pek çok minik köyü gezip, halkın gerçek yaşamına da tanıklık edebilirsiniz.

Araba kiralarsanız turistik kısımlardan uzaklaşıp, köy içindeki gerçek halk ile tanışabilirsiniz.

YEMEKLERİN İSİMLERİ AYNI
Rodos Adası’nda ne yiyelim derseniz, hiç yabancılık çekmeyeceğiniz kesin. Zira menüler aynı olduğu gibi, yemeklerin isimleri bile aynı. Musakka, caciki, kalamari, meze aynı isimle sipariş verebileceklerinizden.

Damask zevklerimiz aynı…

Konaklamak için de pek çok alternatif sunuyor Rodos adası… Benim kaldığım Evdokia Butik Otel, kesinlikle tavsiye edebileceğim yerlerden biri.

Savas, anneannesinin ev yapımı reçelleriyle donattığı sofrada, muhteşem omletli kahvaltılar sunuyor. Ortaki kocaman masada tüm misafirlerle birlikte, adeta aileyle pazar kahvaltısı yapar gibi buluşuyorsunuz. Fiyatı ortalamanın biraz üstünde, ancak konumu ve bu kahvaltılar için değer diyebilirim.
Şövalyelerin Adası, birçok kültürü bünyesinde harmanlamış ve bugün her köşesinden tarih ve sanatı ziyaretçilerine sunuyor.

FATOŞ PUR Turizm Haberleri
Giriş Tarihi: 6.8.2017

Yazı için: http://www.sabah.com.tr/turizm/2017/08/06/tarihin-golgesinde-deniz-keyfi-rodos

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.