Büyük Beşlinin en nazlısı leoparı görmek sabır ve şans istiyor.

Tam 200 bin yıl öncesine ait fosillerin, ilk insan kemiklerinin bulunduğu topraklardayız. Kenya, bir yanda fakirlik ve kuraklık ile mücadele ederken diğer yandan bitki örtüsü ve vahşi yaşamıyla ziyaretçilerini büyülüyor.

Vasco de Gama‘nın bu toprakları keşfi ile yıllarca Portekizlilerin ticaret yolu oldu Kenya. Arap işgali altında kaldı, İngilizlerin sömürgesiydi. Ülkeyi 1963’te bağımsızlığına güçlü bir lider olan Jomo Kenyatta kavuşturdu. Bugün ülkedeki hemen her işletmede İngiliz etkisi hakim. Resmi dili yerel dil Swahili’nin yanında İngilizce. Trafik de tıpkı İngiltere’deki gibi soldan akıyor ve arabaların direksiyonları da yine solda.

Kenya, Afrika’nın doğusunda, Ekvator üzerinde bulunuyor. Kuzeyinde Etiyopya ve Sudan, batısında Uganda, güneyinde Tanzanya, doğusunda Somali ve Hint Okyanusu var.

Ekvator üzerinde oluşundan dolayı yıl boyunca sıcaklık 20-28 derece arasında değişiyor. Burada dört mevsim yaşanmıyor. Yağışlı ve yağışsız olarak iki mevsim geçerli. Mart-mayıs arası en çok, Kasım-Aralık ise en az yağış alan dönem.

Hint Okyanusu’ndaki kıyıları ve uçsuz bucaksız ovalarıyla değişik bir coğrafya Kenya. Göllerle kaplı Rift Vadisi, herkesin peşinden koştuğu ‘büyük beşli’nin de yuvası.

50 DOLARA VİZE ALINIYOR
Ülkeye yolculuk, gerekli aşıları yaptırmakla başlıyor. Sarı humma aşısı olmak ve sıtmaya karşı da ilaç kullanmak gerekiyor. Seyahat sağlığı merkezlerinden bu bilgileri detayları ile öğrenmek mümkün. Kenya’ya giriş için vize isteniyor ama vizeyi kapıda 50 dolar karşılığında alıyorsunuz. Aşı ve vize işlerini hallettikten sonra geriye bu güzel ülkenin keyfini sürmek kalıyor.

Bugün Kenya’ya en büyük ziyaret sebebi büyük beşliyi görmek için yapılan safariler… Aslan, fil, gergedan, bufalo ve leopardan oluşan büyük beşlinin tamamını görmek biraz da şansa bağlı. Özellikle de leopar pek nazlı ve kendini her zaman göstermiyor. Safariler 4×4 ya da üstü açık minibüslerle yapılıyor. Bir hayvanın görülmesinin ardından yapılan anonsla kocaman araçlar tatlı bir telaş içinde o koordinatlara koşuyorlar. Tabii sadece büyük beşli değil, çeşitli kuşlar, ceylanlar, zürafalar, geyikler ve özellikle maymunlar ve babunlar da Kenya’nın renkliliğinin bir parçası.

Kenya’da sıklıkla duyacağınız iki söz sadece bir selamlama değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi. ‘Merhaba’ anlamına gelen ‘jambo‘ ve ‘sorun yok, her şey yolunda’ anlamındaki ‘hakuna matata‘!

Gerçekten de uzun yıllar süren sömürge yaşamının sonucu fakirlik, açlık ve kuraklık olsa da burada her şey ‘hakuna matata!’ Yerel dilde ‘benekli bölge’ anlamına gelen Masai Mara safarinin izlendiği ve yaklaşık bir milyon kişinin yaşadığı bölge. Uzun ve bozuk bir yoldan yaklaşık dört-beş saatlik yolculukla varılsa da, yol boyunca gözlemlediğimiz doğal yaşam çok keyifli.

TURA DAHİL

Masai halkının yaşamını yakından görmek isteyenler için tüm turlar mutlaka bir Masai köyünü ziyaret ediyor. Halk, vahşi hayvan girmesin diye kapıları küçücük yapılan kerpiç evlerde yaşıyor. Her gece kabilenin bir erkeği, köyü vahşi hayvanlardan korumak için elinde mızrakla nöbet tutuyor.

Bu arada evlerdeki basit ocak üzerinde pişen muhallebi benzeri yemek sizi şaşırtmasın. Halkın vazgeçilmez yemeği. Geleneksel yaşam devam etse de, renkli kıyafetleri ve ilginç dansları ile turistlerin ilgi kaynağı olan kabileler, maalesef artık zamana uymuş.

Kollarında elektronik saatler ya da ellerindeki cep telefonları ile ilginç bir tezat oluşturuyorlar. Ama yine de UNESCO koruması altındaki kabileler muhakkak görülmeli. Eğer şansınız yaver gider ve bir okul ziyareti yapabilirseniz, Kenyalı sevimli çocukların oyunlarına tanıklık edebilirsiniz.

Okullu çocuklar…

Masailerin adı çok bilinse de, Kenya’da başka etnik gruplar da var. Bunlar Kikuyu, Luo, Luhya, Kalenjin ve Kamba kabileleri. Kenya’da nerede kalırsanız kalın, işletmelerin çoğu hâlâ İngilizlerin elinde olduğu için, son derece konforlu bir tatil geçiriyorsunuz. Fakir ve kirli yollardan geçep tesisten içeri girdiğinizde sizi binbir çeşit çiçek, cıvıl cıvıl öten kuşlar, bu topraklara özgü renkli ağaçlar karşılıyor.

ZÜRAFALARA ÖZEL BAKIM
Nairobi: İstanbul’dan yaklaşık yedi saatlik bir uçuşla varılan Nairobi, Kenya’nın başkenti. Hayallerdeki Afrika görünümünün tersine, gökdelenlerle kaplı. Trafik de günün büyük bir bölümünde çok yoğun. Doğu Afrika’nın nüfus ve yüzölçümü olarak en büyük şehirlerinden biri olan Nairobi eskiden büyük bir bataklıkmış. ‘Dünyanın safari başkenti’ olarak da bilinen şehirde, İngilizlerden kalan alışkanlıkla her daim takım elbiseyle gezen yerel halkı görüyorsunuz.

Nairobi Ulusal Parkı: Kentin güney eteklerinde yer alan Nairobi Milli Parkı (Afrika’nın en küçüklerinden biri), bir şehrin hemen yanına konuşlanmış dünyadaki tek vahşi yaşam parkı. Küçük olmasına rağmen, gerek yerden, gerekse gökyüzünden görülebilecek vahşi hayata sahip. Nairobi Milli Parkı’na, gergedanların kutsal alanı anlamında ‘Kifaru Ark’ adı verilmiş. Ne yazık ki kaçak avcılık devam etse de park, dünyanın en yoğun 50 yaş üzeri siyah gergedan konsantrasyonuna ev sahipliği yapıyor. Aslan ve sırtlanlar parkta yoğun olarak görülüyor.

Girişteki park bekçilerinin genellikle aslan hareketleri hakkında sıkı takipleri var. Telsizlerle haberleşen bekçiler sayesinde, araçlar içinde doğal yaşam takibi yapılabiliyor. Parkta ikamet eden çita ve leoparların yerini belirlemek için ise biraz sabır ve çokca şansa ihtiyaç var. Parkta sürekli bulunan diğer türler arasında ceylan, zebra, zürafa, devekuşu ve bufalolar sayılabilir. Parktaki sulak alanlar da, 400 kuş türüne ev sahipliği yapıyor.

Nairobi Giraffe Center- Tarım alanlarının artması ve kuraklık yüzünden yaşam alanı daralan Rothschild cinsi zürafaların neslini korumak amacıyla yapılan park, turistlerin gözdesi. Burada belli bir yaşa getirilen zürafalar, sonrasında vahşi ortamlarına geri bırakılıyor. Ellerinizle besleyebileceğiniz sevimli zürafların başlangıçta 14 olan sayısı bugün 300’leri aşmış durumda.

VAHŞİ YAŞAMA TANIKLIK ETMEK İÇİN

Mount Kenya Ulusal Parkı: Kenya Dağı, Afrika’nın ikinci en yüksek dağı, aynı zamanda da en güzellerinden biri. Ekvatordan sadece birkaç dakika uzaklıkta. Tepesindeki buzullar, Kikuyu’nun eski büyük tanrısı Ngai’nin tahtıymış. Yerli halk böyle anlatıyor. Bugün hâlâ yerliler dualarını sunmak için dağın alt yamaçlarına geliyor.

Kenya Dağı, hem bir UNESCO Dünya Mirası Alanı, hem de bir UNESCO Biyosfer Rezervi olmanın haklı gururunu taşıyor. Geçmişte Kenya Dağı’nda 5199 metreye kadar 12 buzul varmış. Ancak bugün, artan sıcaklıklar altında yok olan ve tehdit altında kalan buzullar, sadece kristal mağaralar ve karlı çatlaklarda yer alıyor.

Bu, dağa tırmanmanın eskisinden daha kolay olduğu anlamına gelse de yükseklikten ötürü tırmanış kolay değil. 5199 metre yüksekliğnideki Batian ve 5188 metre yüksekliğindeki Nelion’un en yüksek doruklarına ancak teknik becerilere sahip usta dağcılar tarafından ulaşılabiliyor. Üçüncü en yüksek doruk olan Point Lenana ise yürüyüşçüler tarafından kolaylıkla çıkılabilen bir rota olarak biliniyor. Yüksekliği 4985 metre.

Amboseli Ulusal Parkı: 5895 metre yükseklikteki Kilimanjaro Dağı’nın eteklerinde, yüzlerce file ev sahipliği yapan, Kenya’nın en meşhur parkı. Hava açık olduğunda gün doğumu ve batımına eşlik eden filler, zebralarla tüm ziyaretçilere muhteşem manzaralar sunuyor. Park ayrıca 370’den fazla kuş türüne ev sahipliği yapıyor ve Kenya’nın önde gelen vahşi yaşam deneyimlerine imkan tanıyor.

Lake Nakuru Ulusal Parkı: Nairobi’ye arabayla sadece iki saat uzaklıktaki Nakuru, Kenya’nın en iyi milli parkları arasında sayılıyor. Kayalar, ormanlar ve birçok şelale ile çevrili park, yıl boyinca siyah ve beyaz gergedanlar, aslanlar, leoparlar, su aygırları ve zürafaların yuvası. Ancak gölün ünvanı pembe flamingolardan geliyor. Maalesef sayıları kuraklık ve yükselen sular yüzünden çok azalsa da bugün hala kuş gözlemi yapılıyor.

Masai Mara: Dünyanın en meşhur doğal yaşam parkı. Zebralar, impalalar, filler, Masai zürafaları ve çeşitli ceylan türlerini burada görmek mümkün. Yağmurlar, bitki örtüsü ve olağanüstü ekosistemi ile milyonlarca otoburu da besliyor. Çitalar, leoparlar ve aslanlar dahil olmak üzere, av hayvanlarının sayısının en yüksek olduğu ve safarinin en yoğun yapıldığı topraklar buralar. Masai Mara ya da yerli halk deyişiyle Mara, Tanzanya’nın aynı derecede ünlü Serengeti ovalarının kuzey uzantısı.

FATOŞ PUR Turizm Haberleri
Giriş Tarihi: 10.9.2017

Yazı için:http://www.sabah.com.tr/turizm/2017/09/10/kenya-renklerle-dans

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.