Yasemin kokusunun gül kokusuna karıştığı, portakal çiçeği ve menekşe tarlalarıyla bezeli Grasse’ta parfümün nasıl imal edildiğini görebilir, hatta kendi parfümünüzü yapabilirsiniz.
Parfüm… Başlangıçta kötü kokuları bastırmak için yaratıldıysa da, sonradan insanoğlunun tutkusu haline gelmiş büyük bir buluş… Duygularımız etkileyen, kokusuna göre insanları sevmemizi ya da onlardan kaçmamızı sağlayan koku… Kimi zaman anılarımızı canlandıran, kimi zaman kişiyle ya da yer ile özdeşleştirdiğimiz, görünmez ama hep hissdilen bir tutku…
Doğanın sunduğu binbir güzellikten faydalanılarak ortaya çıkarılan parfüm denildiğinde akla ilk gelen yerlerden biri Fransa. Ama Fransa’da öyle bir yer var ki, parfüm ham maddesinde dünyanın yüzde 6, Fransa’nın ise üçte iki üretimini karşılıyor.
Burası parfüm endüstrisinin başkenti. 18. yüzyıldan beri parfümün ham maddesinin üretildiği Grasse, aynı zamanda her yıl iki milyon turisti ağırlıyor. Gelenler parfüm müzelerini geziyor, parfüm imalatına tanıklık ediyor. Fragonard, Galimard ve Molinard kapılarını turistlere ücretsiz olarak açarak, parfümün nasıl yapıldığını gösteriyor. Hatta bu turlarda kendi parfümünüzü de yapma imkanı sunuyorlar.
DÖRT MEVSİM GÜNEŞLİ
Fransa’nın Provence-Alpes-Cote d’Azur bölgesinin Provans kısmında kalan bu kasaba, her zaman güneşli ve çiçek kokan havası ile özellikle kış aylarında daha da tercih edilen bir sayfiye bölgesi. Deniz seviyesinden 350 metre yükseklikte ve sadece yirmi kilometre uzaklıkta olan kasaba, denizden gelen serin ve tuzlu havaya karşın, dört mevsim güneşli. Bu güneş de bölgede benzersiz çiçeklerin yetişmesine sebep olmuş.
Özellikle burada yetişen gül ve yaseminin dünyada eşi yok. Dolayısıyla parfüm sektörü için bulunmaz nimet. Parfümün anahtar ham maddesi yasemin, güney Fransa’dan 16. yüzyılda buraya getirilmiş ve o günden bu yana yılda yaklaşık yirmi yedi ton olarak ürün alınmakta.
Aslından Grasse’lılar evel ezel parfümeri işinde değilmiş. Orta çağda bölgede deri üretilirmiş ancak tabakhanenin kokusundan maalesef tüm kasaba berbat kokarmış. Bu kokudan dolayı, özellike bu kasabada üretilen deri eldivenler de tercih edilmezmiş. Günlerden bir gün Galimard, bu eldivenleri kokulu yaparak İtalyan Quenn Medici’ye hediye etmiş. Büyük sükse yaratan bu kokulu eldivenler kısa sürede tüm sosyetenin vaz geçilmezi olmuş.
Ancak zaman içinde deriye gelen ağır vergiler yüzünden halk bu işten vaz geçmeye ve doğanın onlara armağan ettiği bu verimli topraklarda parfümün ham maddesi olarak çiçek yetiştirmeye başlamış. Aynı zamanda ağır kokuyu da bastırmak için ilk üretilen koku gül olmuş. Bu yüzden Grasse’ın gül kokusu çok ünlü.
FORMÜLÜ GİZLİ
Coco Chanel‘in efsane parfümü No:5‘in ham maddesi olan yaseminin de sadece bu bölgeden çıkıyor oluşu parfüm endüstrisinde Grasse’ı daha da önemli kılıyor. Formülü kesinlikle gizli olan No 5’in bu kadar başarılı olmasının ardındaki gerçek, sadece bu bölgedeki geleneksel yöntemlerle, hiçbir gübre ve kimyasal kullanılmadan yetişen yasemin ve güllerden üretiliyor olması.
Çiçekler sabahın çok erken saatlerinde, üzerlerine güneş ışığı doğmadan, son derece narin bir şekilde elle toplanıyor ve hemen fabrikalara götürülüyor. 30 mililitrelik bir No 5 şişesinde 1000 yasemin ve 12 gül bulunuyormuş.
Efsanevi ‘burun’ Ernest Beaux, Coco Chanel’in kendisinden efsanevi bir koku yaratmasını istemesiyle işe koyulmuş. Çeşitli denemeler yapıp, Chanel’e sunmuş. Chanel, içlerinden beş numarayı seçince kokunun adı No: 5 olarak kalmış.
Kıyafetlerinde minimalist ve kullanımı kolay ürünler sunan Chanel, No 5’in şişesini de aynı felsefeye oturtmuş. Kendisinin de kokuya ‘daha fazla yasemin olsun’ diyerek yaptığı katkıyla No: 5 doğmuş ve piyasaya çıktığı 1921’den bu yana dünyanın en çok satan kokusu olmuş.
Ernest Beaux derken dünyada onun gibi 40-50 tane ‘burun’ bulunduğu söyleniyor. Bu kişiler, ikisi Grasse’da, biri Paris’te bulunan okullarda, üç yıl kolejde, yedi yıl da uygulamada toplam on yıl öğrenci olarak oldukça zorlu bir eğitimden geçtikten sonra yine çok zor bir sınava tabi oluyorlar. Bu sınavda üç bine yakın kokuyu tanımaları gerekiyor. Sınavı kazanamazlarsa, ‘burun’ olamıyorlar.
ROMANA KONU OLDU
Patrick Süskind‘in meşhur romanı Koku da Grasse’da geçer. Parfüm tekniklerini öğrenmek üzere buraya gelen romanın kahramanı Jean Baptise, onu sevsinler diye sonunda öyle bir koku yapar ki, insanlar sevgiden onu parçalar. Onbeş kilometre güneyindeki Cannes ve doğusundaki Nice‘e gelen ziyaretçilerin sadece bir gün ayırarak keyifle gezebilecekleri Grasse, görünen o ki uzun yıllar ‘parfüm başkenti’ olmaya devam edecek.
PARFÜME DOYDUK BİRAZ DA GEZELİM
Old Town yani Eski Şehir, gerçekten eski ve büyük. Ana meydan Place des Aires, Louis XV Çeşmesi ile ışıldar. Bu meydandan çıktığınızda küçük küçük butiklerle donanmış, yazın bile serin olan daracık sokaklardan ve pasajlardan yürüyüp, eski kızıl duvarlı evleri seyredebilirsiniz.
Bu dar sokaklar sizi, etrafında 17. ve 18. yüzyıldan kalma evler, Hotel de Cabris, Hotel de Ponteves, Court de Fontmichel ile çevrili 16. yüzyıldan kalmış Saracen Kulesi‘nin bulunduğu meydana çıkaracaktır.
Şu anda konferans salonuna dönüştürülmüş Belle Epoque Casinosu da buradadır. Old Town’un aşağı bölgesindeki dar sokaklar Place du Petit Puy‘e açılır. 11. yüzyıldan kalma, Rubens, Fragonard ve Louis Brea‘nın da tablolarının bulunduğu Notre Dame du Puy Katedrali ve 18. yüzyıldan kalma saat kulesi de görülmeye değerdir.
Katedralin bahçesinden Grasse manzarası izlenebilir. 1989’da açılan ve 2008’de yenilenen Uluslararası Parfüm Müzesi de parfüm tarihçesini izlemek için ziyaret edilebilir. Çeşmelerle bezenmiş meydanları, teraslarından eşsiz manzaralar sunan kafeleri ve kırmızı-sarı tonlardaki ev duvarlarıyla, Grasse da bölgedeki diğer Fransız kasabaları gibi, tipik bir Roman kasabası.
GRASSE’DA ÜÇ BÜYÜK PARFÜM FİRMASI BULUNUYOR
Belki farkında olmasak da, hayatımızda çok önemli bir yeri olan ‘koku’ları, Grasse’da öncelikli olarak üç büyük firma parfüm endüstrisine kazandırmış:
– Galimard Parfümeri: 1747’de kurulmuş. Farina Gegenüber ve Floris of London’dan sonra dünyanın üçüncü büyük parfüm şirketi.
– Molinard Parfümeri: 1849’da kurulan firma, parfüm şişelerinde Baccarat kristali ve Lalique camı kullanmakta. Burada yapılan workshoplarda kişiler kendi parfümlerini yaratabilmekte.
– Fragonard Parfümeri: 1926 yılında kurulmuş ve Fragonard Musee du Parfum adıyla bir müzede şu anda ziyaretçilerine parfümün 5000 yıllık tarihçesini ve nasıl yapıldığını sergilemekte.
FATOŞ PUR
Sabah Gazetesi Tatil Eki – 31.01.2016
http://www.sabah.com.tr/turizm/2016/01/31/ziyaret-edin-cicekleri-koklayin-parfumunuzu-yapin