Rengarenk doğası, festivalleri ve zengin mutfağıyla Ordu ili bir hazine. Mısır unundan yapılan yağlaşı, galdirik otlu omleti, pancar çorbası tadılmayı hak eden lezzetlerinden sadece birkaçı.

Kendine has doğası, tarihi ve zengin lezzetleriyle Karadeniz bölgesini gezi listesine eklemeyen yoktur sanırım. Ama bilindik rotaların aksine bölge, bir de gizli bir cevhere sahip ki… Adeta bir göreni kendine aşık edip defalarca gitme, hatta oradan hiç ayrılmama isteği yaratıyor. Nereden mi bahsediyorum? Kardenizimizin cevheri Ordu ilinden…

Tokat, Sivas, Samsun ile Giresun’un çevrelediği Ordu’nun geçmişi, M.Ö 4. yüzyıla kadar dayanıyor. O dönemde halk arasında Bozukkale olarak bilinen bu bölgede, Kotyora (Kut Yöresi) adıyla kurulmuş.

Zaman içinde, Perslerden Pontus Krallığı’na Roma İmparatorluğu’ndan Anadolu Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu’na kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu bereketli topraklar. Bugün ise zengin doğal güzelliği, kendine has zengin mutfağı ve yayla turizmiyle yerli ve yabancı tüm gezginlerin göz bebeği, ilgi odağı.

KARALAHANA BURADA PANCAR
Çeşitli lezzetleriyle öne çıkan bu şirin kentte ne yenir derseniz, elbette sizi tipik bir Karadeniz mutfağı karşılıyor. Sabah kahvaltısında, mısır unu yağlaşı, galdirik otlu omleti ile kentin akasya balı ve pekmezi olmazsa olmazlardan.

Karalahana, Ordu’da pancar olarak geçiyor. Meşhur pancar çorbası, her mekanda, her yerde karşınıza çıkıyor. Mısır ekmeği ile servis edilen bu çorba, tam bir Karadeniz lezzeti. Turşusu ise tüm Karadeniz’de olduğu gibi burada da meşhur.

Ordu denince fındıksız olur mu hiç? Dağı taşı fındık ağaçlarıyla kaplı yörede, fındık ve fındık ezmesi için fazla söze gerek yok zaten. Mısır ekmeği, tabii ki tüm Karadeniz’de olduğu gibi bu kentte de gün boyu tüm sofralardaki yerini alıyor.

Bu noktada, pancarın çorbasının yanı sıra dolması ile diblesinin de (karalahananın dip kısımlarının pirinçle kavrulmasıyla yapılan bir salata) Ordu mutfağının gözdelerinden olduğunu, galdirikin de, bahar aylarında gölgelik su kenarlarında ve nemli yerlerde yetişen ve Karadeniz mutfağında çok kullanılan bir bitki türü olduğunu belirtelim.

Yine, bu bitkinin turşudan kavurmaya kadar pek çok yemeğin içine girdiğini de hatırlatalım. Mısır unu yağlaşı ise, mısır unu ve peynirle yapılıyor. Ancak peyniri uzayan cinsten olmalı. Özellikle kahvaltılarda sıcacık mayalı ekmekle yenildiğinde lezzetine doyulmuyor. Bazen beyaz un ile yapılsa da orijinali mısır unu ile yapılanıdır.

Bu lezzetleri nerelerde yedim diye soracak olursanız; ilk durağım kentteki Asarkaya Kent Ormanı oldu. Burası, Ünye-Fatsa yolu üzerinde, Orman İşletme Müdürlüğü’nce ağaçlandırılmış mesire ve piknik alanı.
Burada, yaylaların binbir çeşit otuyla beslenmiş kuzu etiyle kendin pişir kendin ye usulü mangal yapabiliyorsunuz.

PİDE VE PANCAR ÇORBASI
Tabii Karadeniz’e gelip de pideden bahsetmeden olur mu? Her mekanda bulabileceğiniz pideyi, ben Aktaşlar’da yedim. Aynı zamanda dünya mutfağı da sunan bu müessesede, çeşit çeşit pide ile pancar çorbası bu kentin özel yemekleri arasında rahatlıkla sayılabilir.

Çekiçoğlu Gözleme Evi ise, adeta Ordu’nun tepesinde bir teras açmış kendine. Burası bir aile işletmesi ve kentin sonsuz yeşiline karşı sunduğu turşu, ayran ve gözlemesinin lezzetine diyecek yok.

YOL ÜSTÜNDE KÜNEFE
Yol üstünde, pek de aklınıza gelmeyecek bir lezzet daha var Ordu’da… Kabataş ilçesinde, küçücük bir ev yemekleri lokantasında Gaziantep’i aratmayacak bir künefe çıkıveriyor karşınıza. Ben çeyreğini yedim ama devamında aklımın kaldığını da itiraf etmeliyim.

Gezimin son günündeki son durağım ise, Atabeyoğlu Lezzet Çiftliği oldu. Ordu merkezde, son derece modern döşenmiş bu mekanın tatları geleneksel. Adı üstünde bir lezzet çiftliği… Masaya gelen mısır ekmeği, fırında köy eriştesi, lahana turşusu, pidesi gerçekten oldukça başarılıydı. Sonunda gelen tiramisu ise, globalleştiğimizin bir göstergesiydi sanki…
Bu güzel kentin ne lezzetlerini, ne de güzelliklerini anlatmaya ne kelimeler yeter ne de yazmaya kalemler, defterler… Görmeli ve yaşamalı!

Bu yüzden yolunuzu mutlaka Karadeniz’in bu eşsiz şehrine çevirmenizi ve önümüzdeki günlerde yapılacak yayla şenliklerini de kaçırmamanızı öneririm.

AYBASTI PERŞEMBE YAYLASI
Aybastı Perşembe Yaylası, neredeyse dokuz asırdır her yıl temmuz ayının üçüncü haftasında düzenlenen yayla şenlikleri ile binlerce yerli-yabancı turisti ağırlıyor. Festival kapsamında en güzel koyun kırpma, en güzel peynir, en güzel koç yarışmaları ile yağlı güreş müsabakaları düzenleniyor.

Yaylada, yeni hizmete açılan bungalovlar şenlikler için gelenlerin uzaklarda konaklama yeri aramalarına son verdi. Kent ormanına da sahip bu yaylanın, koyun ve kuzu eti ile manda yoğurdu çok lezzetli. Gerçi yaylalarda otlarken gördüğünüz sevimli koyun ve kuzuların, pişirilip önünüze gelmesi hüzünlü de olabiliyor.

Gelelim Çambaşı Yaylası‘na… Bu yayla da, birkaç alabalığı çiftliğini barındırıyor. Ertaş Alabalık Çiftliği, bizim durak noktamız oldu. Bu çiftlik, pancar çorbası, salata, lahana turşu kavurması, alabalık, fındıklı sütlaçlı menüsü ile hemen yanından akan deli nehirle bende güzel anılar bıraktı.

Sabah Gazetesi Tatil Eki 03.07.2016

http://www.sabah.com.tr/turizm/2016/07/03/binbir-cesit-lezzetiyle-ordu

Sabah-Gazetesi-Tatil-Fatos-Pur-Ordu

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.