Fatoş Pur ve Morvaliz kim? Henüz çocukken bile yaptığım iki şey vardı. Biri çizimler yapıp giysiler tasarlamak ya da el işi, takı, v.s. gibi tasarımlarla uğraşmak, diğeri de haritaya saatlerce bakıp gideceğim yerlerin hayalini kurmak. Evde dedemden kalan kare format bir makinam vardı. Ne olduğunu, nasıl çekeceğimi hiç anlamama rağmen elimden hiç düşürmezdim onu.
Büyüyüp de hayatımın yönünü seçmeye karar verdiğimde, İstanbul Üniversitesi Pedagoji Bölümünü tercih ettim. Ama gönlümde tasarımcı olmak vardı. Okulum sırasında tasarım eğitimleri de alınca, mezun olur olmaz tasarımcı olarak çalışmaya başladım.
Yıllar içinde tekstil dünyası bana güzel imkanlar sundu. Tasarım yapmanın yanında, bir çok değerli markayı yönetip, farklı kültürden bir çok insanla tanıştım. Aynı zamanda gerek fuarlar, gerekse iş yaptığım yabancı firmalar dolayısıyla bir çok yeri gezip görme imkanım oldu. Tüm bu seyahatlerim sırasında fotoğraf makinem elimden hiç düşmedi. Önceleri kompakt makinelerle çekerken, daha sonra fotoğrafçılık eğitimleri alarak, hem makinelerimi, hem de bakış açımı değiştirdim.
Şimdi ise seyahat etmek ve fotoğraf çekmek en büyük tutkum. Yıllar içinde bir çok ülke ve şehir gezme şansım oldu. Dünyanın farklı köşelerini görmek, farklı kültürleri tanımak beni çok heyecanlandırıyor. Dünyamıza hayranım. Ona ve güzelliklerine, gezdikçe ve gördükçe daha da aşık oluyorum.
Bence hayatta olmak insana verilmiş en büyük armağan. Gezebilmek, görebilmek ama bu sırada bu aşkı fark edebilmek ise bence bu armağanın kaymaklı olanı. Ben bu konuda şanslı insanlardan biri olduğuma inanıyorum ve bu güzellikleri de yazı ve fotoğraf ile paylaşmaya çalışıyorum.
İlk blogumu 1999 yılında ‘Bir Güvercinin Kanadında’ ismiyle yazmaya başlamıştım. İçerik olarak yazıdan daha fazla fotoğraf blogu şeklindeydi. Zaman içinde, gittiğim yerlerde aldığım notlar, etrafımdaki pek çok insanın gezdiğim yerler hakkında tavsiyeler sorması, fotoğrafın yanında yazıyı da ön plana çıkardı.
Gezdiğim tüm bu yıllar içinde güzel hatıralarım birikti. Hatıraların ve bilgilerin paylaşıldıkça bir anlamı olduğuna inanıyorum. Eğer anlatmasaydım ve yalnız başıma yaşasaydım seyahatlerimi sanki bu kadar keyif almazdım diye düşünüyorum.
Diğer yandan, zaman içinde bir şeylerin unutulması beni üzüyor. Hem hafızamın zayıflığı buna etken, hem de hayatın unutmak üzerine bir döngüsü var. Bu yüzden fotoğraf en güzel anı defteri benim için… Yazı ile birleşince ise sanki ölümsüzleşiyor.
İşte bu sebeplerle, birikimlerimi artık ‘morvaliz.com’ adlı blogumda elimden geldiğince paylaşıyorum.
Bloğumda, hem hatıralarımı, hem de önerilerimi anlatıyorum. Artık bilgiye ulaşmak çok kolay. Seyahat alışkanlıkları da değişti. İnsanlar artık gitmek istedikleri yer için internetten araştırma yapıp, kendi rotalarını çiziyorlar. Bloğumdan okuyarak ya da mesaj atarak öneri alan çok oluyor. Bu yüzden hem fotoğraflarımı, hem de anı ve bilgilerimi paylaşıp, hayatlara bir nebze bile dokunabiliyorsam çok mutlu oluyorum.
Sloganım ise ‘Dünya benim evim!’. Bu slogan beni çok anlatıyor. Çünkü her yerde kendimi oraya ait hissediyorum. Sanki hep orda yaşadım ya da bundan sonra hep orda kalacağım gibi.
Fotoğraflar bir süre sonra video çekimlerine dönüştü. Hep ‘daha iyi nasıl anlatabilirim?’ fikri beni yeni yönler aramaya yöneltti. Filmler böylece hayatıma girmeye başladı.
Kanada’da, Kızılderililerle birlikte bir belgesel çektim. ‘Unutulmuş Bilgelik’ adını verdiğim bu belgesel, Beiniz Tv’de hala yayınlanıyor. ( İlk yayın tarihi 2012 yılıydı)
2017 yılında gittiğim Küba’da ise, Fidel Castro sonrası hayatı hem fotoğraf, hem de video olarak kayda alarak yine bir belgesel çektim. Bu belgeselim de ‘Fidel’in Adası Küba’ ismiyle hala Beiniz Tv’de…
Gezdiğim tüm bu yıllar içinde güzel hatıralarım birikti. Hatıraların ve bilgilerin paylaşıldıkça bir anlamı olduğuna inandığım için, birikimlerimi hem burada, hem de Sabah Gazetesi Tatil Eki’nde ve farklı turizm sitelerinde elimden geldiğince paylaşıyorum. Ve artık görüyorum ki fotoğraf dünyam olmuş. Dünya ise evim!
İşte benim yaşam serüvenimden size kısa kısa görüntüler. Fatoş Pur ya da nam-ı diğer Morvaliz neler yapmış merak ediyorsanız, haydi üç dakikanızı bana ayırın… 🙂