2005 yılında Kenya’ya gittiğimde henüz fotoğraf çekmeye başlamamıştım. Derken zaman geçti, eğitimler alındı, makinalar degişti filan derken, aklıma düştü tabi yine Kenya!
O kadar güzel bir kültür ki, onu dileğimce fotoğraflayamadığım için tekrardan gitmeyi çok istiyordum. Benim gibi gönlü fotoğrafda olan bir kaç arkadaşımla beraber plan yaptık, atladık uçağa ve ver elini Kenya!
Yaklaşık 6 saat süren uçuştan sonra, neredeyse bir 6 saat daha minibüs yolculuğu sonrasında Klimanjaro’yla başladı gezimiz. Kaldığımız yer dağın muazzam manzarasına karşıydı. Gece hastalanmamdan dolayı sabah safarisine katılamadım, ama sonrasında Oya ile yaptığımız moda çekimleri çok keyifliydi.
Ardından Lake Nakuru’ya geçtik. Geçen gittiğimden çok aklımda kalan bir yerdi. Gölün üstü tamamen flamingolarla kaplanmış, tepeden inerken sanki pembebir göl olarak gördüğüm Lake Nakuru, maalesef yaşanan aşırı yağış ve seller yüzünden kuşların göçü sonucu bir avuç flamingo, bir kaç da pelikanla kalakalmış. Çok üzüldük bu görüntü karşısında doğanın ve dünyamızın geldiği noktaya. Işığın da zaten yeterli olmamasından çok fotoğraf çekemedik ama sabah erkenden yeniden gelme kararı aldık.
Sabah ise tek kelimeyle muhteşemdi. Yine çok az flamingo olmasına rağmen, saat 6’da doğan hafif kızıl güneş altında flamingoların harika pozlarını yakaladık. Ardından da maymunların sabah seksi gösterisini. Enteresan hayvanlar. 😉
Amboseli bize tüm güzellikleri sundu. Bir filin üstümüze koşarak gelmesiyle biraz heyecan, zürafaların saatler süren öpüşüp koklaşmaları, yavrusuna avlanmayı öğreten anne çita ile yavru impalayı yakalayan yavru çita, bufalo sürüsünü ağına düşürmek için pusu kuran akıllı aslanlar ve sonrasında kahvaltıda bufalo ve en muhteşemi tam da hayal ettiğim gibi akşam güneşinde bir ağacın üstünde uyuyup gerinen bir leopar!
Kano gezimiz ayrı bir keyifti. Timsahlar ve hipopotamlar bizi misafir ettiler bu sefer de. Tabi gördüklerimiz sadece doğa ve hayvanlardan ibaret degildi. Masaililer çok candan insanlar. köylerine yaptığımız seyahatte evlerine konuk olduk, bize rehberlik ettiler, yaşamlarını açtılar. Fakirlik tabi en üst seviyede ama bir o kadar da mutlular insanlar. Önce bakınca bir için üzülüyor sanki, ama sonra içlerine girince temiz hava, doğal yaşam, ne giydim derdi olmadan, kahkahalar içinde yaşıyolar. Bilemedim ki kim daha şanslı.
Bizim için çok keyifli bir seyahatti.. Haa yetti mi? Yooook. Sanırım yolum bir daha geçecek oralardan…