Aix-en-Provence‘daki mükellef kahvaltının ardından, Cote d’Azur sahillerine doğru yola çıktık. Yaklaşık 2- 3 saatlik yolumuz vardı. Genel olarak tüm bu bölge için söyleyebilirim ki, burada otobanlar çok pahalı. Nice‘e kadar bir kaç yerde ödeme yapmamız gerekti ve yaklaşık 20 avro otoban geçiş ücreti ödedik. Genelde seyahatlerimde başıma bişey gelmeden tamamladığım nadirdir.
Burada da kafama otobandaki bariyerin inmesiyle geleneği tamamlamış oldum. Bunu nasıl başardığımı merak etmiş olacaksınız. İki araba çıkmıştık yola ve arkadaki arabanın otoban geçişinde, para ödemede bir sıkıntı olunca, yardım etmek amacıyla arabamdan çıktım. Sorunu halledince arabama doğru koşmaya başladım ancak o sırada inen bariyeri hesap etmemiş olacağım ki kafama inmesiyle kendimi arabamın camına doğru uçarken buldum. Nazar değdi diyerek, yolumuza devam ettik. Zira, gün kısa ve görülecek çok şey vardı Nice’de…
Keyifli molalarla uzattığımız yolculuk sonucu, öğlene doğru Nice’e vardık. Kiraladığımız evi görünce biraz hayal kırıklığı yaşadık. Yurt dışında ev kiralamak, hele de on kişi iseniz otel fiyatlarından ucuz olduğu için avantajlı ancak bazen fotoğraflarından farklı bir manzarayla da karşılaşmak mümkün.
Diğer tüm şehirlerde olduğu gibi Nice’de de yollar çok dar ve park ciddi bir sorun. Bir kere daha Avis‘te büyük arabaların neden boşta olduğunu anladım. Çünkü bu sebepten dolayı kimse kiralamayı tercih etmiyor!
Evin önündeki daracık yokuşta iki dev arabaya yer bulamayıp, biraz uzaklara park edince, arabaları yerinden oynatmamaya karar verip, merkeze inmek için otobüsü tercih ettik. Bu sırada ev ile ilgili düşüncelerimiz biraz değişmeye başladı. Çünkü gördük ki merkeze ulaşım çok rahat!
Sahile yani Melekler Koyu‘na (Anges) inip, denizi gördükten sonra ise tüm sıkıntılar uçuverdi. Her zaman yaptığım gibi, ilk önce Turist Ofisi’ne gidip gerekli bilgileri ve broşürleri edindim ve başladım bir yandan bilgileri okuyup, bir yandan da boylu boyunca dizilmiş plajların önünden yürümeye…
Fransa’nın 26 bölgesinden biri olan bu sahil bölgesi Provence-Alpes-Côte d’Azur diye adlandırılıyor ve kısaca “PAÇA” olarak da biliniyor. Fransa’nın güneydoğusunda ve Akdeniz’e kıyısı var. Alp dağları ile İtalya’ya komşu. Merkez şehri ise Marsilya.
Dünyaca ünlü Fransız Rivierası bu bölgede bulunmakta. Dünya çapında ünlü ve zenginlerin bulunduğu bu kıyı Toulon‘dan İtalya sınırındaki Menton’a kadar olan kısmı kapsıyor. Sahildeki önemli şehirler, Altın Palmiye ödülünün verildiği Cannes, plajlarıyla ünlü Saint-Tropez ve Nice. Nice, Riviera bölgesinin başkenti ve Fransa’nın beşinci büyük şehri. Ayrıca Monako prensliği de burada bulunmakta.
Nice, büyük şehir olmanın hem avantajını hem de dezavantajını sunuyor ziyaretçilerine. Bir yandan kültür, alış veriş, yeme ve içme zenginliği, diğer yandan da korkunç bir trafik, suç ve grafitiyi beraberinde getiriyor. Mavi gökyüzüne ve pırıl pırıl denizine eşlik eden tropikal bitkiler de bu tabloyu tamamlıyor.
18. yüzyılda İngiliz aristokratlarının gözdesi olan Nice, 19. yüzyıl sonlarında ılıman kış ikliminin de cazibesiyle zenginliğinin doruğuna ulaşmış ve günümüze kadar neredeyse bozulmadan bu tarihi stilini korumuş. Yunanlıların kurduğu ve döneminde bir Roman başkenti de olan bu şehir daha sonraları, sinema yıldızlarının da tercihi olmuş.
Matisse ve Chagall gibi sanatçılar Nice’in ışığından ilham almışlar ve buradaki yaşamları sırasında meydan getirdikleri soyut çalışmalarıyla izlerini bırakmışlar.
Her saat cıvıl cıvıl olan bu şehirde, hem sanat severler için müzeler ve sergiler, hem de hareketli bir gece hayatı bulmak mümkün. Yıllarca Savoy Krallığı’nın parçası olup, 1860’da Fransa’ya katılan Nice, halen kendi lehçesi, mutfağı ve gelenekleriyle belki biraz muhafazakar ama asla dinlenmeyen bir şehir!
Günlerdir gördüğümüz o etkileyici Orta Çağ köylerinden sonra, Nice bizi günümüze döndürdü ve içlerimizden bazıları kendilerini Lido plajına atarken, bir kaçımız şehri gezmenin en keyifli yolu olan minik trene binerek (8 avro), en yüksek tepesindeki şatodan Nice’i seyretmenin keyfine vardık.
Tepeden aşağıya doğru yürüyerek inmek Nice’i keşfetmenin bir diğer yolu. Yol, sizi eski Nice’e ulaştırıyor. Ancak biz yine trenle inip, daha sonra gördüğümüz yerleri bir kere de yürüyerek görmek ve fotoğraflamak istedik.
Eski Nice, çamaşır asılı evleriyle biraz da İtalya havasında, ne de olsa komşu! Çiçek pazarının da olduğu Cours Saleya, eski şehrin en büyük caddesi ve etrafında sağlı sollu bir çok restoran ve mağaza bulmanız mümkün. Biz de La Voglia adında bir İtalyan restoranını tercih ettik. Porsiyonlar inanılmaz büyük ve çok lezzetliydi. Kişi başı yaklaşık 20 eur hesap ödeyerek, keşfe ve alışverişe devam ettik.
Jazz Festivali‘ne de denk gelmemiz dolayısıyla şehir, daha da renkliydi. Festival hazırlıklarının hemen yanında bulduğumuz carusel bizi eğlendirdi. Dönüş yolumuzda efsane Hotel Negresco‘nun da fotoğraflarını çekerek, sahil boyunca denizin ve batan güneşin keyfini çıkardık.
Nice’i merkez yaparak, diğer günlerde Cannes, Monaco ve Monte Carlo, Eze, parfümün doğduğu köy olan Grasse ve aşık olup,sonradan bir tam günümüzü ayırdığımız St. Jean Cap Ferrat‘yı gezdik. O gün yolumuzu kaybedince, kendimizi sanırım dünyanın en güzel mezarlığında bulduk. İnsanın ölesi gelir mi? Gelir! 🙂
Nice Gezilecek Yerler:
- Vieux Nice – Eski Nice, bölgeye özgü kokuları ve sesleriyle kentin kalbi.
- Promenade des Anglais – Adını 1882 yılında ilk inşaasına para sağlayan İngiliz cemaatten almış ünlü kıyı yolu. İhtişamli Hotel Negresco görülmeye değer.
- Cathedrale St-Nicolas – 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başı arasından Nice’deki Rus cemaati kentte Ingilizler kadar önemliymiş. Bu Rus-Ortodoks katedrali Car II. Nikolay’in desteğiyle 1912 yılında cemaatin buluşma yeri olarak inşa edilmiş. (Giriş ücretli)
- Lympia Limani – Ticari yoğunluktan uzak, İtalyan tarzı malikanelerle sarılan hoş bir liman.
- St-Paul de-Vence – Bölgenin asma köylerinden en sevimlisi, Sarazenler’e karşı bir sığınak olarak kurulmuş. Kale duvarlarından mühtiş manzaralar görülüyor.
- Gourdon – Yamacın bir kireçtaşı koyağına doğru alçaldığı köy meydanı, Lopu Vadisi’nden kıyıya kadar uzanan göz alıcı manzaralara hakim.
- Cours Saleya – Nice’in merkezi olan bu meydan, en ünlü çiçek pazarıyla salı gününden pazar gününe kadar etrafa ışık saçıyor. Akşamları bar ve restoranlar cıvıl cıvıl. Pazartesi sabahları çiçek pazarının yerini antika pazarı alıyor.
- Palais Lascaris – 17. yüzyıl Barok sarayı ihtişamıyla göz kamaştırıyor.
- Chapelle de la Misericorde – Nice’in en muhteşem barok kilisesi.
- Place St-Francois – 18. yüzyıldan kalma bir saat kulesinin ve Barok bir sarayın baktığı bu hoş meydan, yunus çeşmesinin etrafına kurulan günlük balık ve yeşillik pazarının mekanı.
- Rue Pairoliere – Socca (pankek), tuzlanmış morina balığı ve baharatlı et yemekleri sunan restoranlar, Provans’a özgü kadın giysilerinin satıldığı dükkanlarla dolu.
- Opera Nice – Opera binası.
- Rue St-Francois-de-Paule – Nice’in iki yerleşik kurumuna ev sahipliği yapıyor: Bir tatlıcı olan numara 7’deki Rococo ile zeytin ve zeytinyağı uzmanı olan numara 14’teki Alziari
- Quartier de Malonat – Vieux Nice’in en otantik bölgesinde gündelik yaşam dar sokakların ve küçük meydanların arasında, asılı çamaşırların ve trompe l’oeil dekorasyonlu evlerin altında akar.
- La Garoupe plajı – Cap d’antibes.
Öneriler:
- Zebra plajı – Beulieu limani – En iyi bikininizi giyin,bölgenin en şık ve havalı plaji. Şezlong fiyatı yarım günlük: 12 avro
- Hotel du Cap eden Roc, Antibes – Mutlaka görün
- La Golette – Eski Nice’de Ayhan Sicimoglu’nun önerdiği bir restoran. Esas yeri Marsilya olsa da burada da balık çorbası çok güzel. Ekmeğin üzerine sarımsak ezmesi sürüp çorbaya atmak adetten. Üzerine peynir ve şarap denenebilir. Roje isimli şefin mutfağından beyaz şaraplı midye yemeği de favorilerden.
- Belle Socca – Eski Nice’de ayaküstü bir restoran. Socca (nohut unundan yapılan pankek ) ve tapas yenmeli.
- Nissa Socca – Socca yenmeli.
- Boccaccio – Massena meydanında, Masseana caddesi üzerinde, nefis deniz ürünleri denenebilir.
- Le Maori – Yemek öncesi akşam üzeri happy hour’da mojito.
Nice ‘de bir yürüyüş planı :
Turizm bürosundan (5 Promenade des Anglais ) yürümeye başlayıp, kentin ana meydanı Place Massena’ya gitmek için Avenue de Verdun’dan sola dönün. Rue Alexander Mari üzerindeki Vieux Nice’e gitmek için karşıya geçerken binaları, bahçeleri ve süslemeleri seyredin.
Saga Rue de l’Opera’ya dönün ve sonra başta şekerlemeci Auer ( No:7) ve zeytinyağcı Alziari (No:14) olmak üzere koklu dükkanların bulunduğu Rue St-Francois-de-Paul’e gitmek için sola dönün.
Ünlü çiçek pazarı için Cours Saleya’dan devam edin ve eski kentin havasını solumak için küçük Rue Gaetan’a dönün. Eski kentten ayrılmadan önce, Palais Lascaris katedralini, Aziz Francois balık pazarını ve dükkanlarla dolu Rue Pairoliere’ı görmeyi ihmal etmeyin.
Place Garibaldi’nin sakinliğine ve 18. yüzyıldan kalma uyumuna karşın, müzenin barındırdığı modern sanatı takdir ederek bir saat harcayabileceğiniz muhteşem Mamac icin Rue Dr-Ciaudo’yu takip edin.
Malikanelerin bulunduğu Boulevard Carabacel’ı gezin.
Magenta’da kültürü unutun ve alışverişe gidin.
Rue de Rivoli’yi takip edip efsanevi Hotel Negresco’ya gidin. Bütçe elveriyorsa, Chantecler’de yemek yeyin.
Nice’deki gece mekanları ve restoranlar:
*Bar des Olseaux
*La Civette de Cours
*Le Before
*Le Ghost
*L’f
*Le Safari – deniz ürünleri ve et yemekleri
*Chez Acchiardo – Taze balık çorbası ve tournedos au gorgonzola
*La Merenda – Yalın bir mükemmellik (kredi kartı kabul edilmiyor)
*II Vinaino – Italyanların gözdesi