Küba, tüm mücadeleleri sırasında enerjisini hep müzikten almış. Sokaklarda, genç-yaşlı herkes dans ediyor. Minicik bebekler bile müzikle büyüyor, dans ile hareketi öğreniyor. Evlerin kapıları hep açık. İçeriden daima müzik sesleri yükseliyor. Gece saat ikide bile sokakta kapısının önüne oturan mahalle sakinleri içeriden gelen müzikle avlularda, sokaklarda dans ediyor. Bueno Vista Social Club ile müziklerini dünyaya duyurdular. Müzik ve dans demek Küba demek… Belki de fakirlikle baş edebilmenin bir yolu bu…
Küba’da hemen her yerde canlı müzik yapan yerler var. Casa de la Trova, her şehirde var olan müzik kulüpleri. Buralarda sabahlara kadar dans ve müzik var.
Kafe ve restoranların pek çoğunda zaten küçük birer sahne var. Müzisyenler dönüşümlü olarak bu sahneyi kullanıyor. Kimi yerde girişte ücret ödeniyor, kimilerinde aralarda bahşiş toplanıyor. Artık gönlünüzden ne koparsa…
Küba Müziği Nereden Geliyor?
Küba müziği, 1800’lerin sonuna doğru Avrupa-Afrika kültürlerinin kaynaşması sonucu ortaya çıkmış. Bu kaynaşma ‘Avrupa davuluyla, İspanyol gitarı arasındaki aşk’ olarak tanımlanıyor. Enstrüman olarak congo, timbal, Afrika bongoları, kave (ahşap çubuklar) ve su kabağından yapılmış marakas, guiro gibi vurmalı çalgılar ile telli Latin çalgıları kullanılıyor. Ama bilinenden farklı olarak Küba’da sadece Salsa yok. Küba’da pek çok farklı müzik türü var:
- Danzon, Haiti’nin yerel müziğinden etkilenerek Fransa’da doğmuş bir müziğin temelini oluşturuyor. Köleler ve Kreaol köylüleri arasında popüler. Orquestra Tipica’lar tarafından çalınan danzonun sık tekrarlaradan oluşan canlı bir temposu var.
- Caz, devrim sonucu baskı altında tutulan ve yeraltına inmiş ama son yıllarda pek çok şeydeki rahatlamayla birlikte ses getiren dönüş yapmış. Yüksek tempolu Afrika-Küba cazı sahnelerdeki yerini almış.
- Son, İspanyol ve Afrika müziklerinin karışımıyla, 19. Yüzyılda doğudaki Oriente bölgesinde ortaya çıkmış. Bu müzik, 1950’li yıllarda zirveye ulaştıysa da Buena Vista Social Club filmi ve albümü ile geleneksel Küba müziği halini almış.
- Guaguanco adı verilen vegeçen yüzyılda şeker plantasyonlarında çalışan Afrikalı kölelerin dansı oldukça cilveli. Bongo ritimleriyle danslar eden erkek, eşinin etrafında dönüyor ve ona dokunmaya çalışıyor. Eşi de dokunmasına izin vermeyip ama onu kışkırtacak şekilde dans ediyor. Dansın sonunda erkek bir yol buluyor ve eşine dokunuyor.
- Rumba, Afrika’ya özgü ritimlerin kalça hareketleriyle dansa dönüşmesi olarak tanımlanabilir. Genelde solistlerin ve davulcuların karşılıklı atışmasıyla ortaya şarkılar çıkıyor, dansçılar da kalça hareketleriyle onlara eşlik ediyorlar.
- Hip-Hop yada Rap, tahmin ettiğiniz gibi Amerikan etkisiyle ortaya çıkıp, Küba’da biraz daha farklılaşarak kendini göstermiş. Ancak son yıllarda Küba gençleri arasında pek popüler. Rapero’lar, rap sırasında sosyo-politik mesajlar atarak, Amerikan rapini Küba’ya uyarlamışlar.
- Ve tabi ki Salsa! Kübalı müzisyenlerin 1960’lı yıllarda Amerikan müzikleri ile yeni tarzlar ararken ortaya çıkarttıkları bu dans, geleneksel Son müziğiyle, caz müziğini birleştiriyor. Salsa çoğunlukla tempolu ama bazen yavaş ve hatta romantik de olabiliyor.
QUEEN OF SALSA – SALSA KRALİÇESİ CELIA CRUZ
Ularsula Hilaria Celia de la Caridad Cruz Alfonso (21 Ekim 1925 – 16 Temmuz 2003) Celia Cruz olarak bilinen, Küba şarkıcısı Cruz, 20. yüzyılın en popüler Latin sanatçısıydı.
Celia Cruz, dokunaklı sesi ve doğaçlama ritmik sözleriyle tanınırdı. “Salsa Kraliçesi” olarak tanınan Celia Cruz, Ulusal Sanat Madalyası’na layık görüldü. Parlak sahne kostümlerinde sayısız renkli peruk, sıkı payetli elbiseler ve çok yüksek topuklu ayakkabıları kullanırdı.
Celia Cruz 21 Ekim 1925’te Küba Havana’da Santos Suárez’de doğdu. Demiryolu istifçisi Simon Cruz ve ev hanımı olan Catalina Alfonso’nun on dört çocuğundan ikincisiydi.
Müziğe erken yaşlardan itibaren başladı. Geniş bir ailede yetişen ve on dört çocuğun en büyüklerinden biri olan Cruz, genç kardeşlerini sık sık şarkı söyleyerek uyuturdu.
Büyüme yıllarında, Küba’nın çeşitli müzikal ortamından ve Fernando Collazo, Abelardo Barroso, Pablo Quevedo ve Arsenio Rodríguez gibi müzisyenlerden derinden etkilendi.
Babasının isteğine karşı, komşusundan santeria şarkıları öğrendi ve okulda ve çeşitli toplantılarında şarkı söylemeye başladı.
Bir genç olarak, teyzesiyle şarkı söylemek için gece kulüplerine sık sık giderdi. Bununla birlikte, babası onu öğretmenlik mesleğine cesaretlendirmeye devam etti. Liseden sonra Havana’da Normal Öğretmen Okulu’na edebiyat öğretmeni olmak için devam etti.
Sonunda, eğlence dünyasının büyük kazanç potansiyelini keşfetti ve 1947’den itibaren Havana Ulusal Müzik Konservatuarı’nda müzik teorisi, ses ve piyano okumaya başladı.
Radyo istasyonlarında çeşitli şarkı yarışmalarını kazandıktan sonra, Celia Cruz’un ilk kayıtları 1948’de Venezuela’da yapıldı. Kısa bir süre sonra, 1950’de Küba grubu La Sonora Matancera’da şarkıcı olarak Myrta Silva’nın yerini aldı.
1950’lerde Küba’da guarachas şarkıcısı olarak ün kazandı ve “La Guarachera de Cuba” takma adını kazandı. Ayrıca Cruz, 1950’lerde Havana’nın Tropicana gece kulübünü yönetti.
Orkestrayı ve Latin müziğini yeni zirvelere çıkarmada büyük rol oynadı ve grup lideri Rogelio Martinez’in desteğini kazandı. “Yembe Laroco” ve “Caramelo” gibi şarkılar kaydetti.
Celia Cruz, 15 yıl boyunca grubun yanında kaldı; aynı zamanda “Rincón Criollo” (1950), “Una gallega en La Habana” (1955) ve “Amorcito Corazón” (1961) gibi Meksikalı filmlerde rol aldı. Ayrıca grupla birlikte Latin ve Kuzey Amerika’da yoğun bir şekilde gezdi.
1961’de Fidel Castro’nun iktidara geldiği Küba Devrimi’nden sonra, “Sonora Matancera” üyelerinin anavatanlarına geri dönmelerini yasaklandı. O zaman grup Meksika’yı geziyordu. Celia Cruz dahil üyeler Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşmeye karar verdi. 1962’de annesi öldüğü zaman Küba’ya dönmeye çalıştı ama hükümetin izni verilmedi.
14 Temmuz 1962’de Sonora’nın trompetçisi Pedro Knight ile evlendi. Knight daha sonra menajer ve müzik direktörü oldu. Çiftin hiç çocuğu olmadı.
Sonunda, 1965’te “Sonora Matancera” grubundan ayrıldı ve solo kariyerine Tito Puente ile başladı. Birlikte sekiz albüm çıkarsalar da, müzikal işbirliği başarıya ulaşamadı.
İkili daha sonra Vaya Records’a katıldı. 1974’deki albümü, ‘Celia y Johnny’, Johnny Pacheco ile birlikte oldukça başarılı oldu. Albümden ‘Quimbera’ şarkısı imza şarkılarından biri oldu.
Kısa süre sonra, Fania etiketi ile imzalanan bir salsa müzisyeni grubu olan “Fania All-Stars” ın bir parçası oldu. Grubun bir parçası olarak İngiltere, Fransa, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Latin Amerika’yı gezdi.
1976’da Dolsa del Rio ve Willie Colón gibi kişilerle ile birlikte Latin kültürüyle ilgili Salsa belgesel filminin bir parçasıydı. Ayrıca 1977, 1981 ve 1987’de Colón ile üç albüm yaptı.
1980’lerde, Celia Cruz uzun süredir hak ettiği uluslararası ününü kazandı. Çeşitli konserlerde ve diğer sanatçılarla birlikte televizyon şovlarında sahne alarak Latin Amerika ve Avrupa’yı yoğun bir şekilde gezdi.
Romantik bir film olan ‘Salsa’yı (1988) Robby Draco Rosa ile birlikte çekti ve daha sonra “Sonora Matancera” ile bir yıldönümü albümü kaydetti. 1992’de Armand Assante ve Antonio Banderas ile birlikte “Mambo Kralları” filminde rol aldı.
2001’de prodüktörlerden biri olarak Johnny Pacheco ile yeni bir albüm kaydetti. Dionne Warwick, “Dionne Sings Dionne” (1998) ve “My Friends & Me” (2006) albümlerinde yer aldı.
Celia Cruz, hayatı boyunca ve sonrasında da toplam sekiz Grammy Ödülü (Latin Grammy Ödülleri dahil) kazandı. 1989’da “En İyi Tropikal Latin Performansı” için ilk Grammy Ödülü’nü kazandı. Daha sonra, defalarca “En İyi Salsa Albümü”, “En İyi Salsa Performansı” ve “En İyi Tropikal Geleneksel Albüm” için Grammy kazandı. 2016 yılında, ölümünden yıllarca sonra Grammy Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne layık görüldü.
1994 yılında, Başkan Bill Clinton tarafından Ulusal Sanat Madalyası ile ödüllendirildi. Aynı yıl, Küba müzisyeni Cachao López ile birlikte Billboards Latin Müzik Onur Listesi’ne girdi. 1999’da Uluslararası Latin Müzik Onur Listesi’ne girdi.
77 yaşındayken, 16 Temmuz 2003’te New Jersey’deki evinde beyin kanserinden öldü.
New York’taki Woodlawn Mezarlığı’nda kocası tarafından yaptırılan granit bir mezara gömüldü.
2003 yılında, adında bir müzik okulu olan “Celia Cruz Bronx Müzik Lisesi” açıldı. Aynı yıl, İspanyol televizyon kanalı Telemundo, onu onurlandıran özel bir yayın yaptı “Celia Cruz: Azúcar!”
Mart 2011’de Amerika Birleşik Devletleri Posta Servisi tarafından bir hatıra posta pulu ile onurlandırıldı.
Ekim 2015’te Telemundo, ‘Celia’nın hayatına dayanan 80 bölümlük bir dizi yaptı. Amerikalı şarkıcı Marc Anthony ve Küba-Amerikalı şarkıcı Gloria Estefan tarafından ağırlandı.
BUENO VISTA SOCIAL CLUB KİM?
1950’lilerde zirveye ulaşan ‘Son’ müziği, Bueno Vista Social Club filmi ve albümünün ardından yeniden canlanmış. Amerikalı müzik prodüktörü Ry Cooder’in Küba’ya gittiği sırada tanıştığı bir grup müzisyenle yaptığı albümün öyküsünü anlatan film 1999 yılında, dünya çapında ünlü olmuş.
1996 yılında İngiliz müzik uzmanı Nick Gold, blues gitaristi Ry Cooder ile birlikte farklı bir albüm hazırlamak için Küba’ya gelmiş. Ancak bu albümü hazırlayacakları Malili müzisyenler vize alamamış. Bunun üzerine benzer hazırlıklar yapan organizatör Juan Marcos Gonzalez ile temasa geçmiş ve üç gün içinde geniş bir kadro kurulmuş.
Havana’da kiralanan stüdyoda çalışmalar başlamış. Provalar sırasında Ry Cooder, Buena Vista Social Club parçasının hikayesini öğrenmiş. BVSC, Havana’nın Marianao Mahallesinde sadece üyelerin girebildiği bir dans ve müzik kulübüymüş. Ry Cooder ve Nick Gold projeye bu kulübün adını vermeye karar vermişler. Büyük başarı elde eden albümün ardından sinemacı Robert Müller’in yardımıyla stüdyo kayıtları filme çekilmiş. Havana’da yapılan söyleşiler, Amsterdam ve New York konserleri de filme eklenmiş. Büyük başarı elde edilen film Oscar’a aday bile gösterilmiş.
Filmin en ilginç sahneleri arasında, hayatlarında Küba’dan hiç dışarı çıkmamış ihtiyar delikanlıların New York sokaklarında yürürken saklayamadıkları heyecanlarını gösteren sahneler sayılabilir.
17 Eylül 1997 tarihinde satışa çıkan BVSC albümü beş milyonu aşkın satış yakalamış. 1998 yılında Grammy Ödülü kazanmış. 2003 yılında Amerika’nın en ünlü müzik dergisi Rolling Stone tarafından ‘Tüm zamanların en iyi 500 Müzik albümü’ listesinde 260. Sırada yer almış.
Böylece Küba müziği ve müzisyenleri de dünya çapında ünlenmiş. Grubun üyeleri sürekli değişiyor. Şimdilerde Café Taberna’da sahne alan grubun eski üyelerinden sadece Omara hayatta. Yerline gelenler ise yetmişlik gençler 🙂
Fatoşcum harika bir yazı olmuş. En sevdiğim ülkelerden biri olan Küba’yı en güzel yanıyla anlatmışsın. Eline, kalemine sağlık. Tebrik ederim canım.
Yaprakcım, beğenmene çok sevindim. Küba benim de ruhuma işleyen ülkelerden biri 🙂