Yine eski ve renkli evler, camdan bakan yaşlı İtalyan kadınları… İşte Cinque Terre‘nin minik köylerinden birinde, Vernezza köyündeyiz. Buranın diğer köylerden bir farkı meydanın hemen deniz kenarında oluşu ve Piazza Marconi meydanının etrafındaki restoran ve kafeler. Deniz kenarında olmasından dolayı yanaşan tekneleri izlemek ve fotoğraflamak da ayrıca çok keyifli. Cinque Terre’nin güvenli limanı burası… Ana caddesi Via Roma’da da bir restoran ve kafe bulmak mümkün ve denizen üstüne yapılmış bir kilise. Burada aynı zamanda bir de kale var. Söylenen gore limanı korsanlardan korumak için yapılmış.
Manarola‘dan yola çıktığımızda bütün isteğimiz bu köyde gün batımına yetişmek ve fotoğraf çekmekti. Ancak bütün gayretlemize rağmen ne yazık ki güneşin batısını kaçırdık. Vernazza köyüne geldiğimizde nerdeyse mavi saatler başlamıştı. Kalan ışıkla hemen meydanı biraz fotoğrafladık.
Oya, hep gördüğümüz tepeden gün batısındaki renkli evlerin fotoğraflarını çekmek konusundan benden daha azimliydi. O tepeden, ben de aşağıdan köyü fotoğraflamaya karar verdik.
Keçi yolu gibi bir yoldan tepeye yürüdü ve makinasını bir yerlere sabitleyerek adayı tam mavi saatlerde tepeden fotoğraflamayı başardı. Ben ise limandan koyun fotoğraflarını aldım. Güneşin batısını kaçırmış olsak da uzun pozlama ve mavi saatlerde fotoğraf çekmek için gayretlerimiz boşa gitmemiş oldu..
Hemen limanın onundaki minik meydanda Gianni Franzi adlı bir restoran bulup oturduk. Artık ikimizin de adım atacak hali kalmamıştı. Meydanda oyun oynayan çocukları seyrederken, yorgunluğa iyi gelir diye düşünerek bir çorbayla başladım yemeğe. Ardından da ravioli ve çay. Ama yemeği de yedikten sonra yorgunluk iki katına çıktı ve birbirimizi sürükleyerek tren istasyonuna gidebildik.
23.30 trenine binerek kaldığımız köy Monterosso’ya geri döndük.. Ve dönerken iyi ki otel rezervasyonunda yanlışlık yapmışım ve son bulduğumuz yer olan Monterosso’da kalmışız diye düşünüyorduk. Zira köylerin içinde en güzeli ve en canlısı bu köy.
Köyümüze geri geldiğimizde son bir gayretle istasyondan otele yürümeye karar verdik. Vernezza bize güzel fotoğraflar hediye etmişti ve biz mutluyduk.
Ertesi gün döneceğimizden, Monterosso sahilinde bir tür daha atmış oluruz diye düşündük. Gecenin karanlığında denizen ortaya yüzlerce ışık gördük birden bire. Acaba farkına varmadığımız bir ada mı vardı karşıda? Yoksa fenerler miydi onlar? Sonra öğrendik ki, bir festival kutlanmış ve denize yüzlerce yanan fener bırakılmış. Bunu kaçırdığımız için içimiz biraz buruk ama gördüklerimiz için de teşekkürler ederek, şişmiş ayaklarımızla otelimize geri döndük.
Yediğim ravioli, tepedeki üzüm bağları arasından izlediğim manzara ve günbatımı, tren istasyonundaki beklediğimiz anlar unutulmazlarım arasında 🙂
Açıklayıcı bilgiler güzel teşekkürler… harika resimler