Ülke içinde bir yere gider gibi, ulaşıma zaman harcamadan farklı bir ülke keşfetmek ister misiniz? Yanıtınız olumluysa önerilerimizi sıralayalım: Saraybosna, Ohrid, Sveti Stefan, Tiran ve Prizren.
Yeni keşifler arıyorsunuz… Ama “Hem yolda uzun zaman kaybetmeyeyim hem de cüzdanım çok sarsılmasın” diyorsanız, Balkan kentlerine ve adalarına göz atmalısınız. Son zamanlarda çeşitli firmalar Balkan turu düzenliyor. Balkanların bir kısmı Türkiye’ye vize uygulasa da, birçok Balkan şehrine vizesiz de girilebiliyor. Üstelik bu şehirlerin birçoğunda Türkçe konuşuluyor.
Her Mevsimi Güzel Saraybosna
Saraybosna Balkanlar turuna Bosna-Hersek’in başkenti Saraybosna’dan başlanabilir. Her mevsim rahatlıkla gezilebilecek şehir, kültür, doğa, lezzet duraklarının başında geliyor. Latin Köprüsü, Umut Tüneli, Gazi Hüsrev Bey Camii ve Milli Kütüphane gibi pek çok tarihi kültür mirası Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalma.
Saraybosna gezisine mutlaka dahil edilmesi gereken bir nokta da Blagay. Bosna-Hersek’in Mostar havzası üzerindeki bu kasaba insanı büyülüyor. Nehrin üzerindeki Blagay Tekkesi, buranın özelliği. 1520’li yıllarda yapımına başlanan, Bosnalılar tarafından milli anıt kabul edilen ve dünyaca ünlü bir yapı haline gelmiş olan Blagay Tekkesi, dünya üzerindeki en etkileyici manzaralardan birine sahip.
Tarihi ve Doğasıyla Büyüleyici Ohrid
Balkanların en güzel şehirlerinden olan Makedonya’nın güzeller güzeli kenti Ohrid, doğal güzelliği ile dört mevsim turistlerin uğrak rotası. Kristal berrak zümrüt yeşili anlamına gelen Ohrid, adının hakkını vermiş. Tıpkı zümrüt yeşili bir renkteki göl etrafına kurulu bu kent gezisinde birçok kilise, manastır ve taş sokaklar göreceksiniz.
Öyle ki Ohrid’de yılın her bir günü için 365 tane küçük kilise yapılmış. UNESCO’nun Kültür ve Tabiat Dünya Mirası olarak ilan ettiği kent, Üsküp’e üç buçuk saatlik mesafede. Ohrid Gölü’nün kıyısındaki bu yerleşim yeri tarihi kiliseleri, yemyeşil doğası, misafirperver insanları ve huzurlu sokaklarıyla hem tatil hem de dinlenmek için güzel bir seçenek.
Ünlülerin Adası Sveti Stefan
Montenegro’nun Adriyatik kıyılarındaki Sveti Stefan adası, Karadağ’ın ünlü turistik şehri Budva’ya beş kilometre mesafede minicik bir ada. Bir yol ile karaya bağlanan ada, 1960’lı yıllara kadar bir balıkçı köyü olsa da ünlülerin uğrak noktası. Bir kaçış noktası da diyebiliriz. Liz Taylor, Sophia Loren, Marilyn Monroe, Orson Welles ve Kirk Douglas, Sveti Stefan adasında tatil yapan ünlülerden sadece birkaçı.
15. yüzyıldan kalma ada, Arnavut kaldırımlı yolları, şirin avlusu ve olağanüstü deniz manzarası ile muhteşem bir atmosfere sahip. Tarihi taş evleriyle süslenen adanın tamamı bugün otel olarak hizmet veriyor. Etrafı surlarla çevrili ada, geçmişte Türklere ve korsanlara karşı savunma ve sığınma yeri olarak kullanılmış. Eski Yugoslavya lideri Tito rejimi tarafından, adadaki köylüler karaya taşınarak, köy dünya elitlerinin en özel tatil yerlerinden biri haline getirilmiş.
Tarihi Müze Tiran
Osmanlı İmparatorluğu’nun uzun yıllar hakimiyet sürdüğü Arnavutluk’un başkenti Tiran, sadece bir hafta sonunda bile rahat rahat gezebileceğiniz şehir. Minik yüzölçümünün aksine bir tarih müzesi adeta. Ulusal Tarih Müzesi, Osmanlı miraslarından Ethem Bey Camii, Saat Kulesi, Tabak Köprüsü, Skanderbeg Meydanı, Justinyen Kalesi, Büyük Park, Kaplan Paşa Türbesi görülecek yerler listesinde.
Adı eski Yunancada mutlak güç sahibi yönetici olan Tiran, denize kıyısı olmamasına rağmen, Arnavutluk sahiline gitmek için geçiş noktası. Bu da şehrin daha yoğun ziyaret edilmesine sebep oluyor. Tiran’a kadar gelmişken, ünlü Dajti Dağı’nı da turunuza eklemelisiniz. Şehir merkezinden kalkan bir otobüs ya da teleferikle çıkılan Dajti Dağı, Akdeniz semalarını görebileceğiniz nadir yerlerden.
Yazın Tiran gezisi yapacaklar için, Dhermi Plajı’nın güzel kumsalları ve berrak suyu da notlar arasına alınmalı. En ucuz Balkan şehirlerinden olan Tiran’ın mutfağı da çok zengin. Koskoca porsiyonları oldukça uygun fiyatlara yediğiniz şehir, sadece lezzet turu için bile gidilmesi gereken bir yer olarak öne çıkıyor.
Yabancılık Çekmeyeceğiniz Prizren
Prizren, savaş sonrası eski Yugoslavya’dan ayrılan Kosova’nın, başkent Priştine’den sonra ikinci büyük şehri. Neredeyse tamamı Türk olan şehirde, dil sıkıntısı yaşamayacağınız kesin. Şehrin her noktasında Osmanlı izleri var. Şehir bugün Türklüğünü, Terzi Mahallesi, Atık Mahalle, Bajdarhana, Körağa Mahallesi, Rahlin, Hoça Mahalle, Kurila, Muhacir Mahallesi, Kaçanik Mahallesi, Yeni Mahalle, Tuzsuz gibi adlarda da devam ettiriyor.
Durum böyle olunca, lezzetleri de Türk mutfağından uzak değil elbette. Elbasan Tava , Haşlama böreği, Fulya böreği, Tespişte Tatlısı mutlaka tatmanız gereken yöreye özgü ve bize yakın yemekler. Kardeş şehir Prizren’e gitmişken, yakınındaki Mamuşa Köyü de ziyaret edilebilir.
Bu köy, 1850 yılında Tokat’tan gelip buraya yerleşen Türk ailelerin köyü. Tarihi kentte, Sinan Paşa Camii, Taş Köprü, Gazi Mehmed Paşa Hamamı, Cuma Camii ve Prizren Kalesi’ni görmelisiniz. Şar Dağı’nın eteklerinde ve Bistrica Nehrinin iki yanına konuşlanmış kentin, her karesi fotoğraflık. Nereyi çekeceğinizi şaşırıyorsunuz.
FATOŞ PUR
Giriş Tarihi: 15.01.2017
Yazı için: http://www.sabah.com.tr/turizm/2017/01/15/doga-tarih-var-vize-yok