Nüfusun yarıdan fazlasının İspanyolca konuştuğu Miami, denizi, güneşi, plajları ve gece hayatıyla tipik bir Latin Amerika şehri gibi. Hava her mevsim sıcak. Deniz ve güneş keyfi yıl boyunca sürdüğü için haliyle ABD’nin en popüler tatil şehri.

80’li yılların sonunda Türkiye televizyonlarında gösterilen Miami Vice dizisini hatırlamayan var mı? James ‘Sonny’ Crockett ile Ricardo ‘Rico’ Tubbs, şehirdeki suç dünyasıyla mücadele eden iki dedektifi canlandırsalar da, bence esas misyonları yeni bir akımı moda dünyasına sokmak oldu.

Don Johnson’ın oynadığı bronz tenli Sonny karakteri kolları kıvrık ceketinin içine giydiği beyaz tişörtleriyle tarihe geçti. İşin şakası bir yana, bana Miami’yi tanıtan ve sevdiren dizi, polisiye türünde bir klasik olup fon müziği ile de akıllara kazındı.

Miami, her ne kadar ABD sınırları içinde olsa da, zamanında Küba’dan kaçıp buraya yerleşenler, Haitililer ve Karayiplilerle farklı bir yaşamın temellerini atmış. Alabildiğine uzanan South Beach, deniz ve kumsalın yanında, sahil boyunca dizilmiş tasarım otelleri, butikleri, restoranları ve gece kulüpleriyle yirmi dört saat yaşıyor.

GÜNDÜZ SAKİN, GECE HAREKETLİ

Miami, düz ayak bir şehir olduğu için gezmek çok kolay, ancak mesafeler birbirine uzak. Benzin Amerika’da çok ucuz olduğu için otomobil kiralayarak gezmek de çok mantıklı. Tabii sadece South Beach tarafında kalırım derseniz elbette otomobile de gerek yok.

South Beach, Miami Beach, Ocean Drive ve Lincoln Caddesi gibi şehrin en popüler destinasyonları içine alan bölge. Miami Beach, bembeyaz kumların okyanusla birleştiği, upuzun ve harika bir kumsal. En popüler yeri Lummus Park olan kumsalın renkli cankurtaran kuleleri adeta Miami’nin simgesi. Elinizde kitabınızla sakin sakin şezlongta uzanırken birden ünlü basketbol oyuncularının sahilden geçişine tanık olabilirsiniz.

Elbette yaşanan sakinlik de hareketliliğe dönüşebilir. Ya da yatarken gözünüz sürekli geçen helikoptere takılabilir. Gece gerçekleşecek bir etkinliği ya da bir firmanın reklamını adeta gökyüzüne yazılmış gibi görebilirsiniz. Aynı zamanda, okyanustaki köpekbalıklarının da gözlemcisi ve habercisi olduğu için helikopterden gözünüzü ayırmamanızda fayda var.

Gün içinde oldukça sessiz görünen South Beach, gece çılgın eğlenceye kapılarını açıyor. Şehrin en iyi restoranları ve gece kulüpleri burada. Adrian, Avalon, Beacon, Breakwater, Majestic gibi birçok Art Deco tasarım otelinin de sıralandığı, dünyanın her yanından lezzetler bulabileceğiniz Ocean Drive’da özellikle ‘happy hour’ en popüler saatler.

MASALAR DIŞARI ÇIKIYOR

Lincoln Caddesi, Ocean Drive’ı kesen trafiğe kapalı ve şık restoranların olduğu bir diğer cadde. Akşam saatlerinde masaların hepsi dışarıya çıkıyor ve cadde oldukça keyifli bir eğlence sokağına dönüşüyor.

Sahilden biraz da şehir merkezine gidelim derseniz Downtown Miami, sizi katlarını sayamayacağınız yükseklikteki gökdelenlerle karşılayacak. Sahil, deniz ve güneşin getirdiği tatil rahatlığından sıyrılıp bir anda ticari bir merkezde, şık ve takım elbiseli iş adamlarının içinde bulabilirsiniz kendinizi.

Bayside ise, Downtown Miami’nin ticari görüntüsünün hafiflediği eğlence bölgesi diyebiliriz. Oldukça turistik olan bölgede, hem çok lezzetli şeyler yiyebilir, hem de etraftaki mağazalardan alışveriş yapabilirsiniz.

Tüm Miami’de olduğu gibi, burada da muhteşem deniz ürünleri yiyebilirsiniz. Benim ev sevdiğim yer Hooters oldu. Özellikle gelen yengeçlerin tadı hala damağımda.

Bubba Gump ise bir diğer deniz mahsulleri restoranı. Aynı zamanda Forrest Gump’ın da çekildiği yer.

Bayside Marketplace’ten kalkan tekne turlarıyla (Star Tour ya da Boat Tour of Biscayne Bay & Millionaire’s Row olarak da geçiyor) yıldız adalarına gidip, ünlülerin muhteşem malikanelerinin önünden geçebilirsiniz.

Dışarıdan da olsa bu şaşaayı görmenin birçok turistin ilgisini çektiğini söylemeliyim. Sezonuna denk gelirseniz, oraya gitmişken mutlaka, American Airlanes Arena’da bir NBA maçına da gidin.

MİLLİ PARKLARDA VAHŞİ HAYVANLAR

Downtown’da yer alan Wynwood Art District ise grafitili sokakları ve onlarca sanat galerisi, müze ve stüdyosu ile sanatseverlerin uğrak noktası. Downtown Miami’nin batısında kalan Little Havana, Küba’dan zamanında kaçanların yerleşip yaşadıkları bir Küba mahallesi. Birçok kişinin İngilizce bile bilmediği mahallede bir de puro fabrikası (Little Havana Cigar Factory) bulunuyor. Ancak çok da güvenli bir bölge değil.

Deniz, güneş, eğlence derken biraz da doğayla iç içe olmak isterseniz, Miami bu alternatifi de sunuyor. Everglades National Park, türü azalmakta olan Amerikan timsahı, Florida panteri gibi ilginç hayvanlara ev sahipliği yapıyor.

Botlarla yapacağınız gezide, doğal ortamındaki timsahları yakından görme şansınız olur. Biscayne National Park, mercan kayalıkları, denizaltı hayatı ve batık gemileriyle dalış yapanların tercihi.

Biraz da alışveriş derseniz, Design District şık butiklerle göz alıcı olabilir. Ama tüm markaları, daha ucuza almak isterseniz ki herkes ister, Dolphin Mall ya da Key West‘e doğru Premium Outlets‘e gitmelisiniz.

DİREKT UÇABİLİRSİNİZ AMA GİDECEĞİNİZ TARİH ÖNEMLİ

Miami’ye ulaşmak son yıllarda çok kolay. Türk Hava Yolları’nın direkt uçuşuyla doğrudan Miami International Havalimanı’na ulaşıyorsunuz. Hava hep sıcak ancak, ağustos- ekim ayları tropik kasırgaların oldukça yoğun olduğu dönemler.

Haziran ve temmuz aylarında ise nem oranının çok yüksek olmasından dolayı, kendinizi dev bir saunaya girmiş gibi hissedebilirsiniz. Mart-nisan ayları üniversitelerin ara tatilllerinin olduğu dönem olduğu için, öğrencilerin yoğun olarak geldiği ve nispeten daha kalabalık dönemler.

Mayıs sonu ise, Memorial Weekend yani Amerika’daki siyah nüfusun tatil dönemi. Bu yüzden bu hafta sonuna Black Weekend de denilebiliyor. Bu dönemde şehre oldukça yoğun bir turist akının gerçekleşeceğini ve çılgın eğlencelerin olacağını söylemek doğru olur.

Bence en güzeli, bizlerin kış yaşadığı aralık ayından, mayıs ayına kadar olan zaman dilimi. Mesela burası çok soğukken, yeni yıla Miami’de deniz ve güneş keyfi yaparak girmek iyi bir fikir olabilir.

KOMŞULARI DA UNUTMAYIN

Buraya kadar gelmişken, vaktiniz varsa öncelikle Kuzey Amerika’nın en güney ucu olan Key West’e gidin. Otomobille yaklaşık üç saat süren yol, birçok tropik ada ve neredeyse New York’a kadar giden dümdüz bir yol ile oldukça keyifli bir sürüş alanı.

Eğer fazladan birkaç gününüz varsa, gemi turu ile  Bahamalar da farklı bir seçenek. Dünyanın en güzel yerlerinden birini görmeden gelmeyin. Artık aradaki ambargonun, nispeten kalkmasıyla kapılarını açtığı için Küba da, Miami’den oldukça ziyaretçi alacağa benziyor.

Yaklaşık 180 dolar gibi fiyata uçakla ya da Miami Limanı’ndan kalkan gemilerle Havana’ya ulaşabilir ve Miami’deki minik mahallesindense kendisini gezebilirsiniz.

Fatoş Pur

miami-sabah-gazetesi-fatos-pur-1

Sabah Gazetesi Tatil Eki 30.10.2016

http://www.sabah.com.tr/turizm/2016/10/30/miamiye-hosgeldiniz#

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.