Hava yollarının kampanyaları takip ettiğinizde yurtdışında yeni bir yer tanımak, sandığınızdan daha kolay olabilir. Biz de Pegasus Hava Yolları Sevgililer Günü Kampanyası’ndan faydalanarak iki kişilik bileti kişi başı yaklaşık 250 TL’ye alarak Bologna‘ya doğru çıktık yola.
İtalya’nın kuzeyinde yer alan Bologna, neredeyse bir buçuk saatte ulaşabileceğiniz ve iki günde keyifle gezebileceğiniz harika bir Roma dönemi şehri. Bolonez sosa ismini veren, dünyanın en eski üniversitesini içinde barındıran, Eğik Kuleleriyle sizi şaşırtıp, dünyanın en güzel dondurmasını ikram eden ‘Kızıl Şehir Bologna’ !
Bologna, Kızıl Şehir lakabını hem binalara rengini veren kırmızı tuğlalardan, hem de sol siyasi görüşü benimsemesinden dolayı almıştır. Tarihin en eski üniveristesitesine de ev sahipliği yapan bu şehir, Bolonez sosuyla, Neptün Çeşmesi’yle, katedralleri ve saraylarıyla adeta bir açık hava müzesi. Bologna, 2000 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilmiş. Emilia- Romagna bölgesinin başkenti ve İtalya’nın zengin şehirlerinden biri. Sokaklarında gezinirken bir yandan şık mağazalarıyla bu zenginliği size hissettirirken, diğer yandan da sokak pazarlarıyla samimi ve sıcak duyguları da beraberinde getirir.
Bologna’ya iniş yaptıktan sonra, hava alanından tren istasyonuna kalkan otobüslerle yolculuğunuza başlayabilirsiniz. Tren istasyonunda diğer şehirlere de bilet alarak, Venedik yönüne ya da Toskana Bölgesine yolculuğunuzu uzatabilirsiniz.
İstasyondan yürüyerek, Park of Montagnola’yı geçip, Via dell’Indipendenza caddesinden şehri keşfe başlayabilirsiniz. Eğer cuma ya da cumartesi günlerinden birine rast geldiyseniz, yolunuz sizi Piazza dell’8 Agosto ( 8 Ağustos Meydanı)’daki pazara çıkaracaktır. Çantadan ayakkabıya, giysiden şarküteriye ne isterseniz bulacağınız bu pazarda kendinizi kaybetmeniz mümkün.
Via dell’Indipendenza, sizi doğrudan Piazza Maggiore ve şehrin sembolu olan Neptün Çeşmesi’ne çıkarır. Bu çılgın Deniz Tanrısının adını alan çeşme, 1563-1566 yılları arasında yapılmış. Meydanın dört yanındaki binalarla, kafelerden birinde alacağınız bir kahve ile 2000 yıllık tarihi seyretmeniz mümkün. Salaborsa Kütüphanesi, Palazzo D’Accursio, Palazzo dei Notai, San Petronio Bazilikası, Palazzo del Podesta ve Palazzo Re Enzo meydanın etrafını kuşatan tarihi yapılardır.
Salaborsa Kütüphanesi, 19. Yy’da şehrin ekonomi merkezi iken bu gün kültür merkezi haline gelmiştir. Aynı zamanda, zengin kütüphanesi sayesinde insanların buluşma noktasıdır. Piazza Maggiore’ye yerel halk kısaca ‘Piazza’ der. Palazzo D’Accursio 13. Yy.’dan beri halen belediye binası olarak kullanılmaktadır. Bologna’lı Papa 13. Gregory’nin, Madonna ve İsa Peygamber’in heykeli duvarlarını süsler. İçerisindeki salonları gezmek ve meclis üyelerinin şık toplantı alanlarını görmek ayrı bir keyiftir. Özellikle de ‘Kırmızı Salon’u!
San Petronio Bazilikası, 1561’de doğu bölümü üniversiteye çevrilince, Roma’daki St. Peter Bazilikasını geçememiş olsa da halen dünyanın 5. , Bologna’nın ise en büyük bazilikası. Dışından pek şaşaası olmasa da içi müthiş. 1663 yılında yapımına başlanmış ve yapımı 300 yıl kadar sürmüş ve neredeyse daimi olarak da bakım altında. Onarımında ‘1 tuğla da sen al’ şeklinde bir kampanya var. 50 eur civarında bir ücret ödeyerek,onarıma katkıda bulunabilir ve 1 tuğlaya siz de isminizi verebilirsiniz.
İtalya’ya her gidişinizde başka bir binada restorasyon çalışmasına şahit olabilirsiniz. İtalyanlar bu konuda uzman. Bu hem tarihin korunması anlamında sevindirici ama görüntüyü etkilemesi anlamında da bazen can sıkıcı olabiliyor.
Piazza Maggiore’yi terk etmeden önce bir oyun oynayabilirsiniz. Palazzo del Podesta ve Palazzo Re Enzo arasında, Voltone del Podesta’nın açık köşelerinden birine gidip fısıldadığınızda, karşı köşeden fısıldayan birini duyabilirsiniz derler. Ben denemedim! 🙂
Piazza’dan Via dell’Archiginnasio’ya doğru devam ettiğinizde Bologna’nın şık mağazalarına ulaşabilirsiniz. Yolun devamında Museo Civico Archeologico (Arkeoloji Müzesi) karşınıza çıkacaktır. Etrüks, Roman eserlerini ve Mısır koleksiyonunu da görebilirsiniz. Palazzo dell’Archiginnasio, aynı zamanda 1088’de kurulan Bologna Üniversitesi’nin meydanıdır.
Bologna’nın tarihi güzelliklerini keşfettikten sonra, muazzam lezzetlerini de keşfe başlayabilirsiniz. Piazza Maggiore’ye dönüş yapıp ordan Quadrilatero bölgesine geçtiğinizde, sağlı sollu daracık sokaklarda lezzet turuna başlayabilirsiniz. Şarküteri dükkanları aklınızı başınızdan alabilir, özellikle de peynir düşkünüyseniz bu dükkanlar tam size gore. Bunanla beraber envai çeşit makarnalar, taze meyve sebzeler, Adriyatik denizinden gelen taze balıklar yemeseniz bile görmeye, gezmeye değer.
Mercato Di Mezzo’ya girerek Bologna’nın spesyali tortellini ve mortadella yiyebilirsiniz, hatta yemelisiniz!
Bu molanın ardından, şehrin geri kalanını keşif için devam ettiğinizde, Via Castiglione’den Via Santo Stefano’yo dönüp, Piazza Santo Stefano’da Santo Stefano Bazilikası’nı ziyaret edebilirsiniz. Eğer vaktiniz varsa sadece 1 değil, ‘7 Kiliseler’ adı verilen kilise topluluğunun 4’ü burada gezmeniz mümkün.
Meydandan Corte İsolani ve Strada Maggiore’yi takip ettiğinizde ‘Eğik Kuleler’ Asinella ve Garisenda karşınıza çıkacaktır. Eğer gözünüz keserse 498 basamakla Asinelli’nin tepesine çıkarak, Bologna’yı tepeden de izleyebilirsiniz.
Yeniden yollara düşmeden once muhakkak yapmanız gereken şey, Via San Vitale’nin hemen başında, kulelerin hemen dibindeki ‘Gelateria Gianni’de dondurma yemek olmalı! Benim favorim Ricotta peynirli olanı. Denemeden dönmeyin!
Dondurma molasının ardından, Via Zamboni’den yola devem edip, Yahudi Gettosunu görebilirsiniz. Via Zamboni aynı zamanda ana üniversite caddesidir ve yol üstünde Teatro Comunale (şehir Tiyatrosu) ve bir çok üniversite müzelerini bulabilirsiniz.
Via Zamboni’den Via İndipendenza’ya doğru dönerek turu tamamlarken, hiç beklemediğiniz bir Bologna karşınıza çıkar. 200 yıl öncesine kadar açık olan kanallar! Bu küçük Venedik görüntüsü ile yeniden Via İndipendenza’ya dönerek, kısa ama keyifli Bologna turunu tamamlayabilirsiniz.
Bologna Görülecek yerler:
- Piazza Maggiore ve civarı: Neptün Çeşmesi ve Salaborsa Kütüphanesi, Palazzo D’Accursio, Palazzo dei Notai, San Petronio Bazilikası, Palazzo del Podesta, Palazzo Re Enzo
- Eğik Kuleler ( Yamuk Kuleler olarak da bilinir) Asinelli ve Garisenda
- Yeme- içme bölgesi Quadrilatero District
- Yahudi gettosu
- Üniversite Bölgesi (University District)
Öneriler:
- Eğik Kulelerin hemen yanında ‘Gelateria Gianni’ de mutlaka dondurma denemelisiniz. Özellikle de ricotta peynirlisini…
- Söylentiye gore Bologna’da yağmur yağsa ıslanmazmışsınız! Sebebi sokakların dar ve binaların yüksek oluşu. İşte bu bölgede dar sokaklarda bulunan peynircileri, manavları,kafeleri görmeden geçmeyin.Mercato Di Mezzo’ya girerek Bologna’nın spesyali tortellini ve mortadella yiyebilirsiniz, hatta yemelisiniz.
- Bologna Welcome Card alarak 48 saat boyunca tüm müzelere tekrar ücret ödemeden girebilirsiniz.
- Tüm seyahatlerde olduğu gibi şehir tutuna Turizm Ofisinden harita ve bilgi alarak başlamalısınız. Hava alanından ya da Piazza Maggiore’den bu bilgileri edinebilirsiniz.
Yakın kentler:
Eğer fazladan bir günüm daha var derseniz, mutlaka Bologna’dan sadece 7 km uzaklıkta olan eski Roma Kentlerinden biri Dozza’yı mutlaka ziyaret ediniz. İnanılmaz keyifli olan bu kasabada bir değişiklik yapmışlar ve evlerin tüm duvarları 2 yılda bir yapılan etkinlik ile sanatçılar tarafından yapılan eserlerle adeta bir açık hava sergisine dönüştürülmüş.
Ravenna ise Bologna’ya yakın bir diğer kent. Önemli özelliklerinden biri 527-565 yılları arasında Doğu Roma İmparatorı Justinyen’in doğu ile batıyı birleştirme isteiğiyle Ravenna’nın Konstantinopolis yani İstanbul ile birleşerek adeta kardeş şehir olmasıdır. İstanbul’a gidip Ayasofya kilisesini görüp hayran olan Aziz Vitale’nin öncülüğünde yapılmış olan Bizans Kilisesi San Vitale Kilisesi’ni ziyaret etmelisiniz.
Bologna’yı hep ekonomik uçuş noktası diye sadece havalimanını kullandım, şehri gezme fırsatım hiç olmadı. Neler kaçırmışım meğer…
En azından 1 gün ayırarak görülmesi gereken bir harika bir İtalyan şehri..