Ayvalık’tan Datça’ya Tire’den Şirince’ye… Birçok eşsiz köşesi ile içinde sayısız güzellikleri barındırıyor Ege… Masmavi denizi, zengin tarihi, lezzetli mutfağı ve mis kokulu otları her geleni kendine hayran bırakıyor.
Türkiye’nin incisi Ege, tarihi, kültürü, doğal güzellikleri, masmavi denizi ve zengin mutfağıyla insanı büyülüyor, herkesi kendisine aşık ediyor. Bu verimli topraklar, bir gidene tekrar tekrar gelmeyi, hatta oralarda yaşamayı hayal ettiriyor.
Yukarıda Kaz dağlarını, aşağıda ise Karakuş ve Göreli dağlarını kendine sınır yapmış, tarihin ve doğal güzelliklerin iç içe olduğu bu bölgemizde, gezilecek görülecek yerler ne saymakla ne de yazmakla bitebilir. İşte Ege gezi listesinde olması gereken bazı öneriler…
ŞİRİNCE
İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı meşhur Şirince köyünün adı, zamanında “Köyünüz nasıl?” diyenlere, kimse gelip bozmasın diye halkın “Çirkince” yanıtı vermesiyle gelişmiş. Sanırım keşfedilmeye başlamasıyla Şirince’ye dönüşmüş.
Artık turistik bir bölge olan Şirince’nin en büyük özelliği gerçek köy evlerinde konaklama yapabiliyor olmanız. Şirince, Efes Antik Kenti ve Kuşadası gibi yoğun ilgi gören turistik merkezlere yakın olması nedeniyle, buralara gelenlerin bir günlüğüne de olsa mutlaka ziyaret ettiği bir köye dönüşmüş.
Selçuk’taki Efes Antik Kenti, Selçuk Müzesi, St. Jean Bazilikası, Meryem Ana Evi ve Artemis Tapınağı Şirince gezisi yaparken görülecek yerler arasında.
DİLEK YARIMADASI-BÜYÜK MENDERES MİLLİ PARKI
Aydın’daki, adını Dilek Tepesi‘nden alan milli park, endemik bitkileri ve binbir çeşit kuşa ev sahipliği yapması ile özellikle kuş fotoğrafçılarının gözde noktalarından.
Tüm Ege kıyıları gibi, burada da deniz pırıl pırıl. İçmeler, Aydınlık, Kavaklıburun buradaki koylardan sadece birkaçı.
Zeus Mağarası da keşfedilmeye değer. Doğanbey Köyü de Rum ve Osmanlı mimarisinin güzel örneklerini görebileceğiniz bir Ege köyü.
Dilek Yarımadası Milli Parkı Tanıtım Merkezi ve Müzesi köyün girişinde. Köy sessizliği ile huzur veriyor.
ÖZEL DOKUSUYLA STRATONIKEIA
Muğla’nın Yatağan yakınındaki Stratonikeia Antik Kenti yedi kilometrelik bir alana yayılmış. Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma İmparatorluğu, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait yapı ve kent dokusunun birlikte görülebileceği nadir yerlerden birisi.
Tiyatro, hamam, kent kapısı ve çeşme gibi tarihi yapılarının yanında, köy meydanı, Beylikler dönemi hamamı, Şaban Ağa Camii, Osmanlı Çeşmesi, ağa evleri gibi Türk mimarisi açısından önemli örneklere sahip. Nar ağaçlarının dekoru tamamladığı antik kent yıl boyunca mağrur bir vaziyette ziyaretçilerini beklemekte.
KÜLTÜR MİRASI AYVALIK
Balıkesir’in Ege kıyısındaki Ayvalık ilçesi, sadece yazın değil, dört mevsim ziyaret edilebilecek bir yer. Arnavut kaldırımlı sokakları, ahşap tarihi binaları, namı dillere destan kabak çiçeği dolması ile yerli yabancı her gezginin durak noktası.
Ayvalık, korsanların saldırılarından kurtulmak amacıyla Midilli ve diğer adalardan göç eden Hıristiyanlar tarafından kurulmuş. 1923 mübadelesine kadar Rumların, sonrasında Midilli ve Girit’ten gelen Türklerin yerleştiği bölgede, iki kültürü de görmek mümkün.
Ayvalık, bir yanda Rum evleri, diğer yanda cumbalı Osmanlı evleri; kiliseler ve camilerle tam bir kültürel miras. Hayrettinpaşa Mahallesi, Camlı Kahve, Taksiyarhis Kilisesi, Hamidiye Cami, Ayazma Kilisesi, Şeytan Tepesi Ayvalık’ta gezilip görülesi yerlerden.
Sadece eski sokakları değil, cazibesine sebep. Yirmi iki adaya da sahip Ayvalık. Cunda Adası da, ayrı bir ziyaret sebebi. Cunda, 1964’te bir köprü ile Lale Adası’na, oradan da ilçe merkezine bağlanmış. Aslında bu özelliği ile de Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü ünvanını elde etmiş.
Cunda dışındaki tüm adalar milli park ilan edilince buralarda yerleşim yasaklanmış ve Cunda, Ayvalık’ın yaşam olan tek adası haline gelmiş. Bir de Tımarhane Adası var ki, zamanında içkiyi fazla kaçıran Rumların, aklını başına toplasınlar diye gönderildiği ceza adası olarak ünlenmiş.
Yaz döneminde Duba Plajı, Altınova Plajı, Sarımsaklı Plajları, Badavut kıyıları ve saklı köşeleri ile gözde Ayvalık. Adını verdiği Ayvalık tostu, peynirden yapılan hoşmerim tatlısı, papalina balığı, zeytini, zeytinyağı ve olmazsa olmaz zeytinyağlı meze çeşitleriyle de lezzet düşkünleri için birçok alternatif sunuyor.
YEDİ BİN YILLIK TARİHİ İLE TİRE
İzmir’in sevimli ilçesi Tire, yöresel el sanatlarından incirine, zeytinine Türkiye’nin en büyük açık pazarına ev sahipliği yapıyor. İlçe merkezine girdiğinizde, küçük küçük dükkanları ile zanaatkarlar çarşısı karşılıyor sizi.
Arif Cön keçe atölyesi, yün ve ipeği karıştırarak ortaya adeta sanat eserleri çıkarıyor. Beledi pasajı ise doğal Tire kumaşlarının el tezgahlarında ilmek ilmek dokunduğu bir müze artık. Salı günleri kurulan pazar, Türkiye’nin en büyük açık pazarı.
Yörede otlar ve onlarla yapılan yemekler meşhur. Sarmaşık, tilkicek, ebegümeci, iğnelik, şıngıldak, ısırgan, cibez, turp otu, kenger, şevketi bostan, helvacık, ballık, radika, zil can, semizotu, tere, dereotu, gerdeme ve daha niceleri Tirelilerin yetiştirdiği otlar arasında. Sura, kapama, gıylangı, posalı kavurma, gazel ışı, keppat reçeli Tire mutfağında yer etmiş lezzetlerden. Tire köftesi ve karadutlu lor tatlısı ise bölgeye gelenlerin ilk tercihlerinden.
GİZLİ HAZİNE BİRGİ
İzmir Ödemiş’e bağlı koruma altındaki bu köy, tek tip, taş ve ahşap karışık evleri ile sadece gezmek için değil, yerleşmek için de ideal bir adres. Zamanında Aydınoğulları Beyliği’nin başkent seçmesiyle, o dönemde İzmir’den bile daha güçlü olan Birgi, dünyanın en kaliteli incirini yetiştirmesi ve dönemin en aydın kişilerinin yerleşmesiyle zengin bir ticaret merkezi olmuş.
15. yy’da yaşamış İmam-ı Birgivi‘nin türbesi hala ziyarete açık. Duvarları kesme taşlarla örülü, sekiz sütunlu Ulu Camii, Umur Bey Anıtı, Çakırağa Konağı, Mehmet Efendi Medresesi, Sultan Şah Türbesi ziyaret edilecek yerlerden. Köyde, tek bir betonarme bina yok. Evin hanımları görülmesin diye, evler hep avlulu tasarlanmış.
OKSİJEN DEPOSU DATÇA
Çığlı çaputlu nazar boncukları, balı, bademi ve oksijeniyle öne çıkan Muğla’ya bağlı Datça pek çok özelliği ile görülmeyi hak ediyor. Eski Datça, ünlü şair Can Yücel’in yaşadığı ve yapıtlarının sergilendiği Canevi, yedi kilometrelik kumsalıyla Gebekum, Hızırşah Köyü, Palamut Bükü, Mehmet Ali Ağa Konağı ve Knidos ilk sıralarda.
Kimler yaşamamış ki burada! Astronomi ve matematik bilimci Eudoksus, doktor Euryphon, ressam Polygnotos ve dünyanın yedi harikasından biri sayılan İskenderiye Feneri’nin mimarı Sostratus!
Afrodit Heykeli ve Afrodit Tapınağı da Knidos’ta. Bal, badem, balık yemeden, kekik, keçi boynuzu pekmezi, zeytin almadan dönmeyin.
GÖKOVA’NIN GÖZDESİ AKYAKA
Muğla’nın balıkçı köyü olan Akyaka, şimdilerde oldukça popüler destinasyonlardan. Özgün mimarisi ile fotoğraf ve kültür meraklılarının, her mevsim eksik olmayan rüzgarı ile kite ve rüzgar sörfçülerinin, buz gibi soğuk azmağı ile de doğaseverlerin gözdesi.
Cittaslow yani Yavaş Şehir unvanına sahip Akyaka’da gürültü yaratacak hiçbir şey yok, rüzgarın sesinden başka… Üstelik de kendine özgü mimarisiyle bir stil oluşturmuş Akyaka evleri.
En saygın mimarlık ödüllerinden Ağa Han Mimarlık Ödülü kazanan Nail Çakırhan Evi de burada. Burada yapacağınız en güzel aktivitelerden biri Kadınlar Azmağı‘nda tekne turu. Azmak kenarındaki restoranlarda Ege lezzetlerini tadabilirsiniz.
FATOŞ PUR
Sabah Gazetesi Tatil Eki
Giriş Tarihi: 8.1.2017
Yazı için:http://www.sabah.com.tr/turizm/2017/01/08/ucsuz-bucaksiz-ege